Türkler tarih boyunca uygarlıklar kuran, devletler, imparatorluklar yaratan, fetihler yapıp, geniş imparatorluklar içinde yaşayarak, büyük roller üstlenmiş, batıda olsun doğuda olsun insanlık örneği veren bir millettir.

Hiçbir hükümdar ve millet, Türklerin fethettikleri kadar eyalet ve krallığı kendi egemenliği altına alamamıştır. Nerede bir mazlum millet haksızlığa uğruyorsa, orada Türk’ün barış ve kardeşlik ruhunu bulursun.

Bugün, Türk düşmanlığının gerçek sebebi de bilinçaltındaki bu büyük gücün devamı olmamızdır. Türklere karşı duydukları geleneksel kin ve nefretleri, ülkemize ve Orta Asya Türklerine karşı bağımsızlıklarını ortadan kaldırmaya yönelik projelerini, her zaman gündemde tutmayı başarmışlardır.

Avrupa’ya girdiği tarihten itibaren, Türkleri Avrupa’dan atmak için yüzyıllarca planlar yapılmış birçok girişimlerde bulunulmuştur. Türk halkının kıtalara yayılan geniş toprakları, düzenbaz emperyalistler tarafından, halkın çıkar ve duyguları hiçe sayılarak paylaşıldı.

Bu karanlık zihniyetler, Türkiye Cumhuriyeti topraklarını da parçalama amaçlarından, asla vazgeçmiş değiller. Türkler olarak, ülkemizin onur ve şerefini savunacağımıza göre, tedbirleri elden bırakmamak, ülkemizin gücünü sistemli bir şekilde, geliştirmek zorundayız.

Gelişen gücünden rahatsız olanlar, modern Türkiye’yi Osmanlı imparatorluğunun düştüğü zayıflık durumuna getirmek istiyorlar. Ülkemizin menfaatine devam eden tüm olumlu gelişmelere içimizdeki kendi yandaşlarıyla, hasmane şekilde saldırılarda bulunuyorlar.

Türkiye Cumhuriyetini yok edemeyeceklerinin farkında olarak, gelişen gücümüzü, durdurmak istiyorlar. Ülkemizin Ortadoğu, Kafkaslar ve Afrika’daki büyüme etkinliğimizi artırmasından korkuyorlar.

Bu korku ve kinle, Selçukludan, Osmanlıya ve Cumhuriyetin kurulmasından bugüne kadar, parçalama, bölme, paylaşma ve etkisizleştirme projelerinden hiç vazgeçmediler.

Türk haklı, bu kin ve nefretlere rağmen egemenlikleri ve yönetimleri altında yaşattıkları halklara, dürüst, açık yürekli, hoşgörülü ve aydınlıkçı bir yönetim sunmuştur.

Kendi halkına verdiği tüm haklar onlara da sağlanmıştır. Türkler adil, adaletli, emin, güvenilir, dürüst, merhametli yaklaşımlarıyla adil ve adetli bir millet olarak kabul edilmiştir. Türklerin misafirperverlikleri hep vurgulanıp, dürüstlük ve yurtseverlikle anılır.

Bu söylemlere rağmen içlerindeki kin ve nefretleri hiç sönmemiştir. Türk halkı büyük saygınlık duyulmasını hak ediyor. Avrupa Türkiye’ye hiçbir zaman iyi muamele de bulunmamıştır.

Biz Türklere, her zaman haksızlık edilmiş, Türkiye’nin kendi menfaatine olan milli meyvelerinin toplanması da hep engellenmiştir. Türk Milleti saygınlığını, itibar ve onurunu kaybetmeden ayakta kalabilmek için kendi içindeki anlaşmazlıkları terk etmeli.

Milli birlik içinde ısrarla çalışmaya üretmeye yönelmesi gerekmektedir. Türk toplumlarını ayağa kaldırmada etken gücü olan İslam inancı, sadece maneviyata yönelmek ve ruhu teselli etmek için değil, insanlığa adaleti, devletin iradesiyle dağıtmaktır.

Milleti birbirine bağlayan dinsel inanç bağlarıdır. Hükümetin şekli ne olursa olsun, Türk devletinin temellerine halk inancı gereği, zarar veremez.

“Türk, Türk olduğu için soyludur. Soy gücümüzü Türk olmanın içinde buluruz.” Türk her şart ve ahvalde sözüne sadık kalan, gösterişsiz, kanaatkâr, mükemmel, soylu bir insan örneğidir. Büyük fiziki gücü ve manevi dinginliğinin gücü de muhtemelen buradadır. Nitekim hep Türk gibi güçlü denmiştir.

Türk Milleti için boyunduruk altına girmek ölüm demektir. Türk Milleti bağımsızlık mücadelesinde her zaman galip gelmiştir ve gelecektir.

Yöneticilerimiz kişisel menfaatlerini öne çıkartmadan, soylu ruha sahip olarak çıkar gütmeden, milli birlik ruhuyla, ülke çıkarlarını tüm menfaatlerin üstünde tutarak, ülkesinin onur ve şerefini canı pahasına milletiyle koruyacaktır.

Türkiye’nin içte güçlü olarak vatan sevgisiyle dolu göğsüyle, düşmana karşı daima demirden bir duvar olup, düşmanca yaklaşımlara karşı durmaktan başka çaresi de yoktur.

Türkiye kendi kaderini, yavaş, ama güvenli bir gelişmeyle kendi eline alacaktır. Ülkemiz halkının nitelikleriyle başarılı olacağı kuşku götürmez.

Türkler, kimin ne dediğine ve ne düşündüğüne bakmadan, köklü tarihini örnek alarak tüm milletlere ve insanlığa karşı saygın duruşuyla, soylu bir millet olarak kendi inandığı yolda ilerlemeye devam edecektir. Devletimizin deneyimine ve kültürel birikimine sahip yurtseverler olarak, ülkemizin imkânlarını en etkili şekilde kullanarak, ülkemizden büyük ödünler kopartmaya çalışan güçlere karşı, hep birlikte mücadele vermeliyiz.

Yılmadan usanmadan “Büyük Turan” yolundan, “Kızılelma” hedefinden şaşmadan, cesaret ve özgüvenle hayallerimize sadık kalarak, soylu Türk Milletinin gücünü ve sesini, dünyaya egemen kılmalıyız.