BİR önerim var... Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul gibi istisnai durumlarda toplantı için süreci kısaltmak adına olay mahalline gitsin. İstanbul seçimleri iki haftayı aşan zaman diliminde hala sonuca varılamadı. Büyükçekmece’den sonra Maltepe ilçesi gündemde. Ve bu ilçeye tıkanıp kaldık. Maltepe için kurulan iki masa yeterli olmayınca, ilave on masa daha oluştu. Oylar sayıldı. 

BITMEK üzereydi ki, bir itiraz daha geldi. İtiraz kabul edildi ve sil baştan yeniden oylar sayılıyor şimdi.

15 gündür bir ilçe sayımını yapamıyoruz. Sadece iki masaya takıldık kaldık. Yetmez... Tüm oylar sayıldıktan sonra İstanbul geneli için olağanüstü itiraz yapılacak. Nasıl bir açmaz, nasıl bir sistem ve nasıl bir çözüm ki anlayamadık. Fazla demokratik, fazla adil, fazla titizlikten mi nedir bilinmez sürekli aşamalı bariyerler var karşımızda 

Kısır bir döngü

Bir engel aşılıyor. Tam ikinci engel geçilirken itiraz gelip başa dönülüyor. Kısır döngü...

Koca Türkiye bir iki günde sayıldı ve bitti. İstanbul ise iki ilçeye tutuldu. Uykusuzluk, telaş, taktikler, hukukçular, siyasiler, adaylar, parti sözcüleri, milletvekilleri, medya, seçmen, polis, hakim, Maltepe odaklı zaman tüketiyoruz.

Parti, ‘ilçe seçim kurulu’na itiraz ediyor. İlçe seçim kurulu itirazı değerlendirip karar veriyor. Olmadı, ‘il seçim kurulu’na gidiliyor. İl seçim kurulu toplanıp karar veriyor. Yine olmadı. Yüksek Seçim Kurulu’na gidiliyor bu kez. Buradan çıkılan karar gereği başa dönülüyor. Sonra bir başka itiraz daha geliyor. Daha sonra bir itiraz daha.

İtirazların içerikleri ise o kadar kalabalık cümle ve hukuki terimlerle açıklanıyor ki anlayana davul zurna saz...

Konsantrasyon kayboldu

Şimdi:

Böyle durumlarda ilçe, il seçim kurulları yan yana iki odaya geçsinler. Üst kata da YSK yerleşsin. İtirazlar halinde odadan odaya ve üst kata dosyalar anında gönderilerek hakimler kararlarını versin. Süreç kısalır. Çözüme an itibarı ile varılır.

Yoksa ilçeden, ile, ilden YSK’ya dön baba geriye sistemiyle en ekonomik şartlarda Maltepe seçim sonucu iki hafta sonraya kalacak.

Birçok soru var cevap aranan. Belki de tek soru, tek cevap yeterlidir bu kaosu çözmeye. Ama biz çözüm bulucu olamayız. Hukuk, adalet, hak ve doğru tektir. Ancak iki hukukçunun olduğu yerden üç yorum çıkar sözü hala geçerliyse, bunca tüketilen zaman doğal olacaktır.

Konsantrasyon kayboldu. Moraller bitti. Yorgunluk had safhada. İşin tadı kaçtı. Normalleşmeye geçmek için çaba gösterilmeli. Bunu da YSK yapacaktır. Heyet acilen İstanbul’a gitmeli. İl ve ilçe kurullarıyla görüşmeli. Çözüm bulunur elbet. Neden sadece iki masada sayım var? Diğer masalara neden güven yok? Güven varsa eğer, neden oluşmuyor? Bilemiyoruz.

Akıntıya kürek çekmek

Stadyumlarda başlayan toplu tepkinin, sokaklara yansımasından çekinilmelidir.

Bu yüzyılda manuel sayımı bile gerçekleştiremeyen bir Türkiye fotoğrafı verilmemelidir. Hele de dünya kenti İstanbul’a olmayacak negatif bakıştır bu hal.

Yılların hukukçuları, deneyimli siyasetçiler, akil adamlar çözüm önerisinde bulunabilir. 15 gün daha iğne ile kuyu kazmak gibi akıntıya kürek çekmenin alemi var mı acaba?..

Her yerde, her toplantıda, her sohbette İstanbul seçimi konuşuluyor. Şehir efsaneleri, komplo teorileri, sanal medyada ahkam kesimleri, saçma sapan yorumlar can sıkıyor.

Doğrusu bu galiba. YSK tüm açmazlara el atmalı. İtirazlar yerinde değerlendirilmeli.

Diğer itirazlara gelince; verilecek cevap vardır mutlaka... KHK ne diyorsa odur. Emsali olan veya olmayan. Çünkü üst makam yok. Ne Yargıtay, ne Danıştay. YSK ne derse o... Öyleyse son duraktayız demektir.