''Yeryüzüne salih kullarım varis olacaktır''. (el-Enbiya; 105).

Kur'an ve sünnet ikliminde bir hayat sürdürdükleri için, bir faziletler medeniyeti inşa eden ashab-ı kiram, bu konuda bizlere en güzel misaldir.Ondört asırlık İslam tarihinin Hulefe-i Raşidin devri, Ömer İbn. Abdülaziz devri, Endülü'sün ilk 250 senesi, Osmanlın'ın ilk üç asrı da, insanlığın İslam ile abad olduğu ihtişamlı devirlerdir.

Mevlana hazretleri şöyle der: ''Allah'ın merhameti, Nuh kavmi'nin Hud kavminin helakını bizim can gözümüze gösterdi, bizi uyardı.''

Allah'a şükrolsun ki, bizi, bizden öncegelip helak olanlardan sonra dünya'ya getirdi.

Akıllı insanlar, Firavnların Ad kavminin başına gelenleri duyunca, şu varlıktan da geçer, hırs ve gururuda bırakır.

Unutmayalım ki, geçmiş ümmetler, için geçerli olan sünnetullah, bugün içinde geçerlidir.

İnsanlar, nefsani arzularınadüşerek dinden uzaklaştıklarında, kendilerine ihsan olunan sonsuz nimetlerin sahibini unutup nankörlük yaptıklarında, Heva ve arzularını put haline getirdiklerinde, Fıtratı bozarak, ahlakı ifsad ettiklerinde, Şeytanın hile ve arzularına inanarak, günahları küçük küçük gördüklerinde, Helal haram ayırmadan dünya malına tamah ettiklerinde,

Alla'hın emirlerini kendi çıkarları doğrultusunda tevil ettiklerinde, ilahi kahır tecellilerine muhatap olurlar.

Ayet-i kerimede şöyle buyurur:

''Ey iman edenler ! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz'' (Muhammed; 7).

Şu bir hakikattır ki, hak ve adalet üzere kurulan gerçek medeniyetler, daima peygamberlerin rehberliğinde inşa edilmiştir.

Peygamberlerin müstesna ömürleri, bizlere hayat veren düsturların tahsil edileceği mükemmel bir dershanedir.

İşte tarih şuuru da bu düsturların doğru okunması için de bir elzemdir.

Cenab-ı Allah bizlere geçmişten ibret almayı nasip buyursun.