Fazla kafa yormağa luzum yok. Yüz yıl öncesine baktığımız zaman Türk Milletinin yüce islama ve kainatın efendisi Peygamber efendimize gönülden bağlandıklarını ve bunuda ne kadar hassas davrandıklarını görüyoruz.

Mevlanadan tut Fuzuli, Nabiden tut Dede efendi, Niyazi Mısri, ve Tabduk Emreden günümüze kadar gelen Peygamber aşkı ile yanmışlar püryan olmuşlar.

Hiç bir millete nasip olmayan Peygamber aşkı ile yanmışlar yaşadıkları müddet içinde de bunu dile getirmişler, Efendizin şahsına binlece kasideler övgülerini dile getirmişlerdir.

Efendimizin aşıklarından biride Süleyman Çelebi hazretleridir. 

Bu aşkı muhabbeti içten gelerek hala günümüzde bile iftiharla okuyor, onların hatıralarını yaşıyoruz.Cenabı mevla hepsine rahmet eylesin..

ARAPLAR PEYGAMBER EFENDİMİZİ SEVMEDİLER

Cahiliye devri denilen zaman diliminde Arapların alıştığı putperstlik, özel zevklerine olan düşkünlükleri, vahşi yaşantıları, hatta kız çocuklarını diri diri toprağa gömmek gibi adetlerinin hala etkisi altındadırlar.

Bu gün bile Araplar O Yüce Efendizin sünneti seniyesini bıraktılar Beni İsrailin hizmetine girmişlerdir.

Başta Suudi Arabistan, özelliklede BAE'likleri ingiliz valileri tüm petrol gelirlerini İslam düşmanlarına aktarmaktan haya bile duymuyorlar.

Anaları İngiliz, babaları siyonist Amerikanın emrinden çıkamıyorlar.

Yeter ki o muhteşem Osmanlı torunları kalkınmasın..Niçin mi..? Çünkü Osmanlı torunları hala Peygamber efendimizin aşkı ile yaşıyor..

ilyarlarca dolarlarını aç ve sefalet çeken müslümanlara değil, terör örgütlerine veriyorlar ki Osmanlı torunları zayıf düşsün ve böylecede Arabistan yarım adası siyonis adası olsun.

YAŞADĞIM BİR OLAY

Sene 1976'da bir hac yolculuğumuz oldu. Balıkesir akçaydan emekli başçavuş bir kardeşimiz, bana geldi ve Medinede aşık Mustafa abimiz var. Onu bulmama yardımcı ol dedi.

Aşık Mustafa deyince ben halk ozanı zannediyorum. Ve bu kardeşimize aşık Mustafa kimdir diye sordum.

Şöyle anlattı... Balıkesirli aşık Mustafa tarlada çift sürerken dinlenme ihtiyacı duyor, ve sabana yaslanıp biraz dinleneyim derke uyuya kalıyor.

O esnada Efendimiz rüyasına giriyor ve Mustafa beni ne zaman ziyaret edeceksin diyor. Huşu içinde uyanan Mustafa efendi, öküzlerini çözüyor ve doğruca evine geliyor.

Aşık Mustafa titriyor dudakları titriyordu. Hanımı sorar, Efendi sana n'olduda titriyorsun.

Aşık Mustafa durumu hanımına anlatır. Durumu öğrenen hatun boğazındaki altunları kocasına verir ve bizi düşünme mademki Resulullah seni çağırdı git der.

Velhasıl aylarca süren çileli yolculuktan sonra Medine-i Münevvereye ulaşı ve efendizdenmanevi iltifat görür.

Medinede Emekli Baş çvş ile Medine şer_i Mahkemeye gittik Aşık Mustayı sorduk Polisler büyük bir iltifatla Aşık Mustafaya haber verdiler ve yanımıza geldi.

Yaşlanmış, beyaz nur sakalı ve üzerinde yırtık bir fistan bizi görünce hoş geldiniz dedi. Başından geçen olayları birde kendi ağzında dinledik.

Aşık Mustafa Mahkemeden aldığı maaşın sadece ailesine yetecek kadarını alır geri kalanı fakirlere dağıtır.

Bana baktı ve şöyle dedi; Sen iyi çocuksun ama mekruhların var onları terket...Tabi mekruh belli...

İşte türk Milleti bu...Bu yüce millet varolduğu müddetçe Resulullah sevgisi bizden eksilmez aksine gün güne artmaktadır. Salatü selam üzerine olsun...

Gülü İncitme Gönül

Çiçeklerle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.

Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
‘Ya hayır de, yahut sus.'
Dili incitme gönül.

Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.

Başın olsa da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek
Yolu incitme gönül.

Mevlâ verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.

Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine.
Sahibi hürmetine
Kulu incitme gönül.

Bistami Yazgan.