Ey dün ü Hak isteyen,

Bilmez Misin Hak kandadır?

Her kandasamy onda hazır,

Kanda bakarsam ondadır.

Cenabı Hak ayeti kerimelerde şöyle buyuruyor:

'' Doğu da  Allah'ındır Batıda. Nereye dönerseniz Allah'ın vechi (yüzü, Zatı) oradadır.(el-Bakara;115)

Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. (el-Hadid; 4)

Cenab-ı Allah, sonsuz kudretiyle yarattığı bütün varlıkların her an yanıbaşındadır, onlara kendilerinden daha yakındır.

Cenab-ı Hakkın irade ve yaratması olmasa, o varlıklar ne var olmaya ne de varlıklarını sürdürmeye güç yetirebilirlik Zira bütün kuvvet ve kudretin mutlak sahibi yalnızca cenab-ı Hak'tır. 

Bir hadisi şerifte: '' İmanın en üstün mertebesi, nerede olursan ol, Allah'ın seninle olduğunu bilmendir, buyurmuştur.(El-Heysemi)

Manevi uyanıklık, feraset ve basiret ile hikmet ve hakikalara vukufiyet de ancak kalbin Allah ile beraberliği nisbetinde hasıl olur.

Rivayete göre Hz. İsa as teninde alacaklar bulunan ve hastalıktan iki kulağı da çökmüş bir şahsa rastladı.O şahıs, üzerindeki hastalıklardan adeta habersiz bir halde kendi kendine; Yarabbi, Sana sonsuz hamd ü senalar olsun ki, insanların pek çoğunu mübtela kıldığı dertten beni halas eyledin''.

Ey kişi, Allah'ın seni  hangi dert var ki? diye sordu.

Hasta şöyle cevap verdi: Ey Allah'ın Rasulü En feci hastalık ve bela, kalbin Allah'tan gafil ve mahrum olmasıdır. Şükürler olsun ki ben, Cenabı Hak ile beraber olmanın zevk, lezzet ve füyuzatı içindeyim. Sanki vücudumuzdaki hastalıklardan haberim bile yok''

Yunus şöyle buyurur:

'' İstemegil Hakkı ırak,

Gönüldedir Hakka durak.

Sen senliğin elden bırak,

Tenden içeri candadır''

19. asrın meşhur mutasavvıflarından Şey Muhammed Nurul-Arabi'nin beşeri  cüz-i iradeyi inkar ettiği yolunda bir dedikodu yayılır.

Bunu işiten Sultan Abdülmecit Han,Şeyh efendinin huzur dersine çağrılmasını  ve orada kendisine bu meselenin sorulmasını emir buyurulur.

Huzur dersine iştirak eden şeyh efendi, meselenin keyfiyeti sual olduğunda şu cevabı verir:

'' Ben umumi manada cüz-i irade yoktur deyip onu inkar etmedim. Ancak  bazı insanlar için onun adeta yok hükmünde olduğunu söyledim.

Çünkü evliyaullahın büyükleri, daima huzuru ilahide olduklarının idraki içinde yaşadıklarından cüz-i irade lerinde de tezahür imkanı yok denecek kadar azdır.

Bu sebeple her halükarda kendi iradelerine değil, mülkünde bulundukları Cenab-ı Hakkın iradesine tabi olarak hareket ederler. Aksi halde edebe mugayir

davranış ve kusur işlemiş olurlar.

Mesela bizler, padişahın huzurundayız.gel denilir geliriz, git denilir gideriz.İrademizi, bizi kuşatan padişah iradesine rağmen, istediğimiz gibi kullanmamız mümkün değildir.Oysa bir de dışarıdaki gafillere  ve diğer mahlukata bakın, gayet serbest ve iradelerinde hürdürler.''

Aldığı bu cevaptan memnun olan padişah şeyh efendiye hediye ikramında bulunur

Yunus şöyle der:

Miskin Yunus gözün aç bak,

İki cihan dopdolu Hak!

Sıdk oduna gümani yok,

Ol şekere pinhandadır''