Kudüs Şairi Nuri Pakdil’e Allah’tan Ramet Diliyorum... Nuri Pakdil, 1934 senesinde Kahramanmaraş’ta doğmuştur. İlkokuldan itibaren yazmaya başlayan ve ortaokulda iken tanıştığı Büyük Doğu hem düşünce ve hem de yazı macerasına ivme kazandırdı. 1954-1955 yıllarında lisede beraber eğitim gördüğü iki arkadaşı ile birlikte ‘Hamle’ isimli edebiyat dergisini çıkardı. Kahramanmaraş’ta çıkan Demokrasiye Hizmet ve Gençlik gazetelerinde yazıları yayınlandı. Bir süre Yeni İstiklâl Gazetesi’nde sanat sayfaları düzenledi. 1965 yılında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

Pakdil, ünivsersite yıllarında Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç gibi şair, edebiyatçı ve düşünürlerle yakın ilişkiler kurdu. 1967 yılına kadar Hukuk Müşavirliği yaptı. Avukatlık stajını tamamladıktan sonra bu mesleği ilkelerine ters bulan Pakdil, avukatlık yapmadı. 1969 yılında Edebiyat Dergisi’ni çıkardı. 1972 yılında da Edebiyat Dergisi Yayınları’nı kurdu ve 1984 yılına kadar devam etti. 28 Şubat 1997 tarihinde Edebiyat Dergisi Yayınları’ndan çıkardığı “Sükût Sûretinde” isimli kitabıyla suskunluğunu bozdu ve ard arda kitaplar yayınlamaya başladı. Kasım 2014’te Necip Fazıl Kısakürek Saygı Ödülü’nün ilkini aldı. Ankara’da yaşayıp da Ankara’dan nefret eden Nuri Pakdil’in en sevdiği şehirler sırasıyla; ‘’Mekke, Medine, Kudüs, Şam, İstanbul, Bitlis, Paris’tir.’’ Nuri Pakdil, bugüne kadar hiç evlenmemiştir. Kendisine Allah’tan Ramet, sevenlerine sabrı ceil diliyorum.

ANNELER VE KUDÜSLER

‘’Güz suları bizim şehrin önünden akar

Kış savunması

Bizim şehir üs öbür şehirlere

Dakka şimdi bir doğu kamerası

Ölümü çeken

Geleceği parmakların bir bir gösterdi

Yeşil bir harmani dizlerinde

Çek denizi aradan

And anıtları koy

Eski çağ taşlarının üstüne

Yeni çağ silahları üstüne

Eylem öğlesi

Gül kurularını birbirine bağladık

Ekmeğimize bulaşan çağın hakkını

Kitabı açarak

Yonttuk

Soluğunda gül kokusu

Okunan ve bitmeyen bir sayfa

Gibi Beni çeker bir girişime

Daha dinç ötede

Gerçekte olduğundan daha parlak

Yeresel

Otuzüç katlı bir yapı gibi

Damarlarımızda dolaşan kan gibi Hamid çizgisi’’