SİLAH VE KİTAP “Zehiri altın tasla sunarlar” İlk bakışta birbirlerine çok zıt görünen iki kavram: Silah ve Kitap!.. Ama kanun dışı örgütler, eline silah verecekleri gence önce kitap veriyorlar.
Doğru değil mi?

İki yıldır evlat nöbeti tutan annelerin çocuklarına önce kitap verip sonrada kandırıp eli kalem tutması gereken gençlerin ellerine silah vermediler mi?

Bu vatansever ailelerinin çocuklarına verilen silahlar ülkeyi tehdit etmiyor mu? 

Yıllarca ülkemizin baş belası hain terör örgütünün kandırdığı fidanların bellerine bağladıkları patlayıcı ve ellerine verdikleri silahlarla bu ülkenin masum yüzlerce, binlerce vatan evladının ölümüne sebep olmadı mı?

Oysa devletin o kadar uzun süreçli mücadele ve tedbirlerine vatandaşlarının can güvenliğini sağlayacak tedbirlere rağmen bu olaylarla devlet ile vatandaşı arasını açmak, devlete duyulan güveni sarsmak, devletin vatandaşının can güvenliğini sağlayamıyor algısı yaratmayı hep amaçladılar.

Oysa devlet vatandaşının can güvenliğinin sağlanması konusu son derece hassas davranması sonucunda, binlerce vatan sevdalısı bu uğurda şehit olmadı mı?

Silah ve kitabın can güvenliği ile ne ilgisi var diyebilirsiniz. Çok büyük alakası var…
Montaigne diyor ki:

“ Ben kitaplarımı yaratmadan kitaplarım beni yarattı.”

İnsanın bedenini, nasıl yediği besinler oluşturuyorsa fikrini de okuduğu, özellikle benimseyerek okuduğu kitaplar oluşturur.  Bu gerçeği kimse inkâr edemez.

Okuduğu kitaptan etkilenmeyecek kadar kendinden emin bir düşünür varsa onun için kötü kitap yoktur. Ancak kitapta anlatılanları tatbik etmeye kalkacak kadar fikirce toy durumdaki bir çocuk-genç için iki çeşit kitap vardır: Zararlı olabilecekler; yararlı olacaklar! Gözünü kırpmadan adam öldüren teröristler ellerine silah veya bombayı almadan önce mutlaka zararlı kitap almışlardır.
Kitapla tanışmamışlarsa bile yerini tutan bilinçli olarak kendilerine dinletilen ses-görüntülü kayıt araçlarıyla beyinleri yıkanmış, zararlı fikirler kendilerine aşılanmıştır.  Aksi halde hiçbir kişi doğduğu topraklara ihanet etmez, anasından terörist, katil veya cani olarak da doğmaz.

Düşünürleri kitap yaratıyorsa pekâlâ ‘teröristi de kitaplar’ yaratabilir. Bugün için uygulanan metot da budur. O halde silahtan kaçar gibi kitaptan kaçacak mıyız?

Hayır, tam tersine kitaba yaklaştıkça, ama iyi, güzel ve faydalı kitaba yaklaştıkça; silahtan da, terörden de, suçtan da, kötülükten de uzaklaşabilirsiniz.

Kitabın iyisi ve yararlısını nereden bileceksiniz?

İşte asıl mesele burada… Boşuna dememişiler, “Zehiri altın tasta sunarlar” diye…

Elinize aldığınız altın tasın içinde zehir olabileceğini düşünmekten aciz iseniz güvendiğiniz insanların yardımına muhtaç olduğunuzu aklınızdan çıkarmayacaksınız.

Bu insanlar en yakınınız olabilir. Çünkü insanın ebeveyni ciğerparesini bataklığın içine atamaz… En yakınımız dediğimiz insanlar bu bataklığın içinde olamaz mı? Olabilir. Oldu da, hain FETÖ terör örgütü buna en iyi örnek.  

O zaman iş biraz daha zorlaşıyor. Ancak Cenab-ı Hak, yarattığı her kuluna doğruyu ve güzeli bulabilecek akıl nimetini vermiştir. Bu nimete sahip olanlar da ellerinde bulundurdukları yani sahip oldukları akıllarını kullanarak doğruyu bulmaya çalışırlar. Bugün hiçbir insan dünyadaki bütün kitapları okuma imkânına sahip değildir.

Zamanını en iyi şekilde kullanarak kendisine en çok yarar sağlayacak kitapları bulmanın yollarını aramadır. Çevremizdeki kültürlü insanlar da her şeyi bilmek zorunda değildir.

Ancak doğru ve güzel bilgi hazinesini arayanlara bu hazinenin anahtarını verebilir. Eskimez ve pörsümez tek doğruyu arayanlar halis niyetle aradıkları takdirde mutlaka aradıklarını bulacaklardır.

Gençlerimize bu imkân verilmiştir. Milli Kütüphanelerin çoğalması kitaba ulaşım kolaylığı, “Millet Kıraathanelerinde” normal dönemde 7/24 hizmet vermektedir.

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları, Türk milletinin milli değerlerini yeni nesillere doğru olarak ulaştırmak için azami gayret göstermekte, gençlere yönelik projeler üretmekte, Türk çocukları her yerde rahatça bulabilecekleri her zaman kitaba ulaşma imkânı verilmektedir.

Ebeveynler olarak bize düşen sorumluluk çocuklarımız faydalı kitaba ulaşımını sağlamak, zararlı olanlardan da evlatlerımızı korumaktır.

Unutulmalısın ki, yararlısına ulaşılamadığı yerlerde, zararlısı size ulaşıyor. Sizler yararlı olanı veremezseniz; zararlıyı çocuklarınıza verecek hazırda bekleyen birileri mutlak vardır.  Zararlı kitap da neticede kendi gençliğimize; kendi öz çocuklarımıza ve millete silah oluyor.

Hem de Türk’e yönelen silah!