1 Mart 2024’te İstanbul Eyüpsultan’da meydana gelen ve genç bir fidan olan Oğuz Murat Aci’nin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan elim kazaya ilişkin yürütülen adli süreçte dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Acılı ailenin kamuoyunun vicdanını yaralayan bu olayla ilgili açtığı davada, mağdur sıfatıyla yer alan Şükriye Aci ve kazada yaralanan dört müştekinin şikâyetlerini geri çektiği ortaya çıktı.
Anne İsyan Etti
Soruşturma kapsamında dosyaya sunulan dilekçelerle, Aci ailesine karşı duyulan kamu desteği sarsıldı. Şükriye Aci'nin maddi ve manevi zararların giderildiği gerekçesiyle dava sürecinden çekilmesi, merhumun annesi Pervin Aci’nin öfkesini zirveye taşıdı. Acılı anne, yaşanan bu gelişmeye adeta ateş püskürerek, gelinine yönelik çok sert ifadeler kullandı. Bu topraklarda "evlat acısı" tarif edilemez bir yaradır; hele ki adalet duygusu yara aldıysa, bu acı katbekat büyür...
“Gelinimin Altında 2 Milyonluk Araç Var”
Pervin Aci, gelini Şükriye Aci’nin ekonomik zorluk yaşamadığını, aksine oldukça lüks bir hayat sürdüğünü vurguladı. Basına verdiği demeçte şu sözleri sarf etti:
“Benim gelinimin altında 2 milyonluk otomobil var. Geçimi çok lükstü. Göktürkler’de ona daire verdim. Aylık 50 binin üzerinde maaşı var. Kiralardan gelir elde ediyor. Ona verdiğimiz villadan taşındı, sırf para alabilmek için annesinin yanına, giriş kata yerleşti.”
Bu açıklamalar, sadece bir annenin feryadı değil; aynı zamanda Türk milletinin içinden kopan bir adalet çığlığıdır.
“Oğlumun Kanını Sattılar, Helal Etmiyorum”
Oğlunu henüz hayattayken hayalleriyle birlikte toprağa veren Pervin Aci, sözlerini daha da ağırlaştırarak şunları dile getirdi:
“Oğlumun kanında boğulsunlar. Oğlumun kanını sattı. O iki üç senelik kocasını bıraktı. Helal etmiyorum.”
Bu sert çıkış, kamuoyunda vicdanları bir kez daha sızlattı. “Adaletin yerini bulması” inancıyla takip edilen davada, para ile sağlanan anlaşmaların toplum nezdinde kabul görmediği bir kez daha ortaya çıktı.