Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde başlayıp Afyonkarahisar sınırına kadar yayılan orman yangını, geride derin bir acı bıraktı. Yangına müdahale sırasında şehit düşen Arama Kurtarma Derneği (AKUT) gönüllüsü 22 yaşındaki Alperen Özcan’ın, ailesinin endişelerine rağmen bölgeye gitmekte kararlı olduğu ortaya çıktı. Görev bilinciyle hareket eden genç gönüllü, yangınla mücadelenin sembol ismi haline geldi.
Ailesi İstemedi, O Kararından Vazgeçmedi
Eskişehir'den Afyonkarahisar'a sıçrayan büyük orman yangını, AKUT gönüllüsü beş kişinin yaşamına mal oldu. Şehitler, Ankara’daki Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde düzenlenen törenle son yolculuklarına uğurlandı. Bu kahramanlardan biri olan 22 yaşındaki Alperen Özcan, 6 Şubat depremlerinde de sahada aktif görev yapmıştı.
Olay günü babasının tedirginliği nedeniyle oğlunu yolculuktan alıkoymaya çalıştığı, hatta servise geç kalması için trafikte zaman kaybettirdiği belirtildi. Ancak Özcan’ın içinde bulunduğu aracın kendisini beklediği ve bölgeye ulaştığı öğrenildi.
“Güçlü, Cesur, Kararlıydı”
Şehit Özcan’ın kuzeni Hasan Biber, yaşananları şu sözlerle anlattı:
“Alperen’e öğle saatlerinden itibaren ulaşamadık. Önce iletişim kesintisi sanıldı ama acı haber hızla yayıldı. Ailesi Eskişehir’e giderken, yolda şehadet haberini aldı. O zaten cesur bir gençti. Cam temizliği gibi zorlu işlerde çalışırdı. Yardıma koşmak onun doğasında vardı. Bu sefer de hem insanlar hem de hayvanlar için bölgeye gitmişti.”
Özcan’ın eğitimine dönmeyi planladığını belirten Biber, “Ama kader farklı yazıldı. Bu onun son gönüllü görevi oldu” dedi.
“Sabah Annesine Umut Dolu Mesaj Atmış”
Genç gönüllünün olay sabahı saat 06.00 sularında annesiyle mesajlaştığı ortaya çıktı. Mesajında, “Söndürme çalışmaları olumlu ilerliyor, rüzgar ters esmezse bugün bitirebiliriz” dediği belirtildi. Öğle saatlerinde son kez ailesiyle iletişime geçen Özcan’dan daha sonra haber alınamadı.
Biber sözlerine şu ifadelerle devam etti:
“Eniştem gitmesini istememiş ama Alperen çok ısrar etmiş. Onu engellemek için ne yaptılarsa olmadı. O gün oraya varması bir tesadüf değil, adeta yazılmış kaderiydi. Son depremlerde de görev almıştı, her zaman elini taşın altına koyardı.”
