Van'da üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma, kamuoyunu sarsan yeni bulgularla bambaşka bir boyuta taşındı. Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı yeni raporda, genç kızın bedeninde iki farklı erkeğe ait DNA örneği tespit edildi. Ailenin ve avukatların aylardır gündeme getirmeye çalıştığı ihmaller zinciri ise bu raporla bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Adli Tıp Raporu Sarsıcı Gerçeği Ortaya Koydu
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1. sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş, 27 Eylül 2023’te kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra kaybolmuş, 15 Ekim’de Van’ın Mollakasım Mahallesi sahilinde cansız bedeni bulunmuştu. Ölümünün ardından aylar süren sessizlik ve soru işaretlerinin ardından, 10 Ekim 2024 tarihinde Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan rapor dosyaya girdi.
Hazırlanan rapora göre, Rojin’in göğüs (sternal) ve vajina iç bölgesinde (intrevajinal) iki farklı erkeğe ait DNA örneği tespit edildi. Bu çarpıcı gelişme, bugüne kadar intihar olarak lanse edilen ölüm olayının arkasında cinsel saldırı ihtimalini kuvvetli biçimde gündeme taşıdı.
“İntihar Algısı Bilinçli Olarak Yaratıldı”
Diyarbakır Barosu ve Van Barosu’nun avukatları, Diyarbakır’da düzenledikleri ortak basın toplantısıyla söz konusu raporu kamuoyuna duyurdu. Toplantıda konuşan Van Barosu Kadın Hakları Merkezi'nden Avukat Zeynep Demir, dosyanın en başından beri yanlış yönlendirildiğini belirtti:
“Dosyada ilk günden itibaren intihar algısı oluşturulmaya çalışıldı. Avukatlardan bilgi gizlendi. Adli Tıp Kurumu’nun önceki raporları da bu algıyı destekleyecek şekilde hazırlandı. Ancak şimdi ortaya çıkan bu yeni rapor, olayın intihar olmadığını güçlü biçimde ortaya koyuyor. DNA örneklerinin biri göğüs bölgesinde, diğeri ise vajina iç kısmında tespit edildi. Bu, cinsel saldırı ihtimalinin somut bir göstergesidir.”
DNA Örnekleri Gizlenmiş mi?
Raporla ilgili bir diğer dikkat çeken açıklama, davanın avukatlarından Nahit Eren’den geldi. Eren, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı önceki raporun eksik ve hatalı olduğunu söyledi:
“6 Kasım 2023’te gelen ilk rapor, iki erkek DNA’sı içeriyordu ancak bu örneklerin bedenin hangi bölgelerinden alındığı bilgisi eksikti. Oysa 80’e yakın sürüntü örneği numaralandırılarak gönderilmişti. İstanbul Biyoloji İhtisas Dairesi, bu örneklerin kaynağını belirtmeden bir değerlendirme yaparak büyük bir hata yaptı.”
Eren, bu eksik raporun soruşturmayı ciddi biçimde yavaşlattığını ve Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yanıltıldığını da iddia etti.
ATK Hakkında Suç Duyurusu Yapıldı
Barolar, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun bilinçli biçimde bilgi gizlediğini savunarak, kurum hakkında suç duyurusunda bulundu. Özellikle raporun, kamuoyu baskısı oluşmadan önce bir yıl boyunca dosyaya eklenmemesi, ihmalin boyutunu gözler önüne serdi.
“Ocak ayından bu yana yapılan resmi yazışmalara rağmen cevap verilmedi. Ancak 25 Eylül’de yapılan suç duyurusunun ardından, 15 gün içinde eksik bilgiler dosyaya eklendi. Bu, kamuoyu baskısının ne kadar etkili olduğunu ve sürecin nasıl oyalandığını gösteriyor.”
Baba Nizamettin Kabaiş: “Ciğerim Yanıyor”
Basın toplantısında duygusal anlar yaşanırken, Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş söz aldı. Acılı baba, kızının ölümünde sorumluluğu olan herkesin ortaya çıkarılmasını istedi:
“Diyarbakır ve Van Barosu bizi bir an bile yalnız bırakmadı. Onlar sayesinde bugün bu gerçekleri öğreniyoruz. Ama ben bir baba olarak ciğerim yanıyor. 1 yıldır içimizdeki ateş sönmedi. Kızımın katilleri kimse, bulunup yargı önüne çıkarılsın. Bu bizim tek isteğimiz.”
