Kanser tedavisinde yeni bir aşı geliştirildi

Nanopartikül tabanlı yeni kanser aşısı, melanom ve pankreas gibi ölümcül kanser türlerini engelledi. Aşı, metastazı durdurma potansiyeliyle umut veriyor.

Amerika’da yürütülen bir araştırma, kanserle mücadelede çığır açabilecek bir buluşu gün yüzüne çıkardı. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, melanom, pankreas ve üçlü negatif meme kanseri gibi agresif ve ölümcül üç kanser türüne karşı geliştirilen nanopartikül tabanlı yeni bir aşının, yalnızca tümör oluşumunu engellemekle kalmayıp, aynı zamanda kanserin yayılmasını da durdurduğu gözlemlendi. Araştırmanın sonuçları, Cell Reports Medicine dergisinde yayımlandı.

Süper Adjuvan Teknolojisiyle Geliştirilen Aşı, Bağışıklığı Zirveye Taşıyor

Geliştirilen bu özel aşının temel farkı, geleneksel aşıların iki temel bileşeni olan antijen ve adjuvanı, aynı anda bir nanopartikül platformunda birleştirmesi. Bu teknoloji sayesinde bağışıklık sistemi, çoklu sinyallerle eş zamanlı olarak harekete geçiyor. Araştırma ekibi, bu yenilikçi yapıyı “süper adjuvan” olarak tanımlıyor. Çünkü bu formülasyon, bağışıklık sistemini yalnızca uyarıcı bir şekilde değil, aynı zamanda doğuştan gelen savunma hücrelerini doğrudan aktive ederek tümör öldürücü T hücrelerinin yoğun şekilde devreye girmesini sağlıyor.

Üç Farklı Kanser Türüne Karşı Etkili Koruma

Çalışmanın en çarpıcı bölümü, aşının test edildiği üç farklı kanser türüne karşı sağladığı yüksek başarı oranı. Deneylerde:

Melanom antijeniyle aşılanan farelerin %80’i, 250 gün boyunca kansersiz kaldı.

Pankreas kanseri deneyinde aşılanan farelerin %88’inde tümör gelişmedi.

Üçlü negatif meme kanserinde ise %75’lik başarı elde edildi.

Aşılanmayan kontrol grubundaki tüm fareler ise 35 gün içinde kansere yenik düştü.

Araştırmada ayrıca, ölü kanser hücrelerinden elde edilen tümör lizatlarının kullanılmasıyla geliştirilen formülasyonun, yalnızca hedefe yönelik değil, aynı zamanda genel bağışıklık cevabını da güçlendirdiği tespit edildi.

Metastaza Karşı Hafıza Bağışıklığı

Araştırmanın önemli isimlerinden Prabhani Atukorale, geliştirilen aşının sadece ilk tümör oluşumunu engellemediğini, aynı zamanda metastazı – yani kanserin diğer organlara yayılmasını – da durdurma potansiyeli taşıdığını belirtti. Bu, özellikle kanser kaynaklı ölümlerin büyük bir kısmının metastaz sonucu gerçekleştiği göz önüne alındığında, büyük bir umut anlamına geliyor. Atukorale’nin ifadesine göre, “bu yeni sistem, vücuda hafıza bağışıklığı kazandırarak sistemik bir koruma sağlıyor.” Bu ise, gelecekte kanserin tamamen önlenebilir hale gelmesi için atılmış tarihi bir adım olabilir.

İLGİLİ HABERLER