Hatay'da deprem felaketinden sonra bazı çocukların kayıp olduğu ileri sürülüyor.

Bu çocuklardan ikisi 6 yaşındaki Neval Akgöl ile 14 yaşındaki Kemal Faruk Çevikel.

Hürriyet'ten Musa Kesler ve Emin Mert Kıraslan'ın haberine göre; çifte depremin olduğu gece Hatay’da kayıplara karışan 2 çocuktan haber alınamıyor. Ambulansla hastaneye götürülen 5 yaşındaki Neval’e ailesi ilk geceden beri ulaşmaya çalışıyor. Anne babası enkazda can veren 14 yaşındaki Kemal Faruk Çevikel’in yakınları da çaresizce bir iz bulmak için uğraşıyor.

Haberden öne çıkan bölümler şöyle:

Neval kafasından yaralanıp bilincini kaybetmişti. Komşularının otomobiliyle hastaneye doğru yola çıkarıldı. Yolda da bir ambulansa aktarıldı. Üzerinde kimliği yoktu. Neval’den o günden beri Haber alınamıyor. Ailesi bütün hastaneleri tarayarak onu bulmaya çalışıyor. Aradan geçen 14 gün boyunca Adana’dan Ankara’ya, Mersin’den Zonguldak’a kadar bütün hastanelere baktılar. Gelen ihbar ve bilgilerin her birinin peşinden koştular. Ama Neval’in izini bulamadılar.

Aile son olarak kimliksiz cenazelerin kaydının tutulduğu Adli Tıp Kurumu’na başvurdu. Anne Pınar Akgöl DNA örneği verdi. Adli Tıp Kurumu kayıtlarında dün itibarıyla 2 bin 700 kimliği belirlenememiş “hüviyetsiz cenaze” var. Annenin verdiği DNA buradaki kayıtlarla karşılaştırılacak. Anne Pınar Akgöl yaşananları Hürriyet’e şöyle anlatmıştı: “Depremden sonra dışarı kaçtık.Önce kızım ve babası çıkmıştı. O sırada üzerlerine su deposu düştü. Komşuların arabasıyla hemen yola çıkardık. Yolda ambulansa bindirilmiş. O geceden beri haber alamıyorum. Bütün hastaneleri arıyoruz. Şimdiye kadar izini bulamadık. Yetkililerin de desteğini bekliyoruz. Kızımın üzerinde beyaz bir tişört vardı.”

Antakya’da ailesiyle yaşayan 14 yaşındaki 8. sınıf öğrencisi Kemal Faruk Çevikel de deprem felaketinde ailesiyle enkaz altında kaldı. Akrabaları tarafından enkazdan yaralı olarak çıkarılan ve hastaneye gönderilen Kemal Faruk’un annesi ve babası ise hayatını kaybetti. Zeynep ve Ecem isimli 2 kardeşi sağ olan Kemal Faruk’un nerede olduğunu araştıran akrabaları, bulunması için yetkililerden yardım istiyor. Enişte Temel Pak, "Kemal’i 8-9 saatlik çalışmayla enkazdan biz çıkarttık. Kolon altında kalmıştı, bacaklarından yaralıydı. Yola doğru taşıdık, ambulansın önünü kestik bindirdik. Yanına da komşumuzu verdik, enkaz altında yaşayanlarımız vardı, onları da kurtarmak için geri döndük. Ertesi gün hastaneye gittiğimizde devlet hastanesinin sahra çadırına taşındığı söylendi. Sahra çadırına gittiğimizde de ‘Ağır hastalar buradan sevk edildi, onlar için burada yapılacak bir şey yoktu’ dediler. Bir daha da Kemal Faruk’tan haber alamadık. Adana Şehir Hastanesi diyorlar, Mersin, Antalya her yeri söylüyorlar, bakıyoruz, arıyoruz, bulamıyoruz. 2 kardeşi Zeynep ve Ecem sağ, onlar yanımızda. Kemal’in de bulunması için yetkililerden yardım istiyoruz’’dedi. 

TARİKATLAR İDDİASI

Bazı çocukların tarikatlara verildiği iddiası dilden dile dolaşırken, Aile Bakanı Derya Yanık, Hürriyet gazetesi Abdulkadir Selvi'ye şu açıtlamayı yaptı:

"Yalan. Çok net, çok net yalan. Büyük yalan. Bakın, ilk günden itibaren hangi aşamada, ne tür çalışmaları yaptığımızı düzenli olarak kamuoyuyla paylaşıyoruz. Refakatsiz çocuklarımızı, depremzede çocuklarımızı, ebeveyni olmayan yahut ebeveyninin şu anda bakım ve gözetimini sağlayamayacağı çocuklarımızı doğrudan doğruya kuruluşlarımıza alıyoruz. Bakım ve gözetimini biz yapıyoruz. Hatta koruyucu ailelik talepleri biliyorsunuz çok yoğun. Yani bir hafta içerisinde 310 bin koruyucu aile başvurusu var. Bunun için bile çıktık dedik ki, kim olursa olsun gerekli incelemeyi ve değerlendirmeyi yapmadan bu çocuklarımızı veremeyiz. Ailelerini bulmadan, kimliklerini tespit etmeden çocuklarımızı koruyucu ailelere teslim edemeyiz.

Bu kadar hassasiyet gösterirken, bu kadar dikkat gösterirken cemaatlere, vakıflara, şunlara, bunlara verildiğinin söylenmesi çok kasıtlı. Çok açık söylüyorum, hiç kimse kusura bakmasın, bu kadar hassas olduğumuz bir konuda milletin sinir uçlarıyla oynamanın alemi yok. Biz bu çocukların ailelerine dönmeleri için uğraşıyoruz. Biz bu çocukların bu yaşadıkları büyük travmayı atlatmaları için uğraşıyoruz. Biz bakın 40 küsur bin kayıp verdik. Böyle bir zamanda toplumun hassasiyetleri üzerinden birtakım siyasal sonuçlar almaya çalışmak en iyi ifadeyle insafsızlıktır, vicdansızlıktır, kimse bunu yapmasın. Eee kaldı ki çocuklarla ilgili hassasiyetimizi de paylaşıyoruz. Gönüllü desteğe, her türlü katkıya Bakanlık olarak da açık olduğumuzu ifade ediyoruz ama kalkıp da hiçbir gerçek tarafı olmadan bu tür iddiaların ortaya atılması gerçekten çok yakışıksız."

Peki o zaman soru şu: Kayıp çocuklar nerede?

Editör: Grlyrtts