BAŞKALARI, başkası, yani insanın özünden gayrisi olanlar. Ferdi alandan başlayarak insan birlikteliklerinin her birinde, başkalarına karışır birileri. Bir insan başkalarına neden karışır? İnsan naturasında, fıtratında başkalarına karışmak var. Doğurulup- büyütülen çocuktan sorumlu anne ve baba. Ebeveyn çocuğuna karışmazsa iyi anne-babalık edilmemiş olur, o ebeveyn annebabalık duygusundan mahrumiyetle etiketlenirler. Öğretmen yetiştirdiği, eğittiği, öğretim yaptığı çocuktan, gençten, öğrenciden sorumludur. Çocuk veya genç onun sayesinde okumayı, eğitimi, ilimi sevecek veya nefret edecektir. Usta- kalfa, yanındaki çırağın, yamağın mesleki gelişimini sağlayamazsa bundan sorumludur ve kınanır. Kimse ona çırak olmak istemez başaramazsa. O yüzden çırağına karışacak, müdahale edecek ve ona mesleki olgunluk, mükemmellik kazandıracaktır.

Ölçülü olmak zorunda

Patron, müdür, amir, şef, rütbeli askerler, yöneticiler, başkanlar başkalarına karışır. İnsanın doğasında olduğu gibi toplumsal konumlanma da kimilerini, kimilerine karışmakla yetkili kılmıştır. Törenin, geleneğin, ahlak ve ananenin, dinin de başkalarına karışma hakkı verdiği kişiler vardır. Yaşlılar, aalimler, amirler, komutanlar, bir devlet kurumunda yetki sahibi olanlar, zabıta, polis, jandarma başkalarına karışır. Başkalarına karışmak hayatın akışında hep vardır. Bu karışmalar haklı dayanaklara sahip olduğunda sorun olmaz. Ama bir ölçü aranır. Bu karışmalar fıtrat ve toplum gereği olsa bile, insanın haysiyetini, hayatiyetini, tehlikeye atacak boyutlara ulaşamaz. Doğal ve ahlaki, dini ve töresel karışmalar bile ölçülü olmak zorunda.

Ahlaki olmayan karışmaklar

Bir de doğal ve ahlaki olmayan karışmaklar var. Bu karışmalar iki kişi arasında olduğu gibi, başka insan birliktelikleri arasında da olabiliyor. İki sivil toplum kuruluşu birbirine haksız olarak karışabiliyor. İşçi sendikaları, siyasi dernek, vakıf ve partiler, işinsanı kuruluşları ve devletler birbirine haksız biçimde karışabiliyor. Bu haksız karışmalara yurt içinde polis, jandarma, adliye üçlüsü çözüm üretmeye görevlendirilmiş. Milletlerin, devletlerin birbirine karışmasını önlemek veya adaletli ölçüye dayandırmak için de uluslar arası kuruluşlar geliştirilmiş. Yurt içinde meydana gelen başkalarına karışmalarda adalet sağlanamadığı gibi, devletlerarası başkalarına karışmalar da önlenemiyor ve adalet çizgisine ulaştırılamıyor. İsrail; Filistin ve çevresindeki diğer Müslümanların yaşadığı ülkelere karışıyor ve bu karışma hiçbir uluslararası kuruluş tarafından durdurulamıyor ve önlenemiyor ve adalet ölçüsüne yaklaştırılamıyor. ABD kendi adına, NATO adına, Birleşmiş Milletler adına IMF adına başka başka uluslar arası kuruluşlar adına dünyada hemen herkese karışıyor. Ölçüsü yok, tartısı yok.

Müdahale etme sebebi

Başkalarına karışmak için yöntemler bile geliştirilmiş. Kimlere daha kolay müdahale edilir sorusunun cevabı aranmış. Güçsüzlere, yorgunlara, borçlulara, küçüklere, zayıflara, bölünmüşlere, karmaşa yaşayanlara karışmak daima daha kolaydır. Ama uluslar arası alanda başkalarına müdahale etmenin temelde bir sebebi olmalı. Onlara karışıldığında servet elde edilebilmeli. Onlara mal satılabilmeli, onlara düşünce dayatılabilmeli. Onların sahip olduğu zenginliklere sahip olunabilmeli. Bu sebepler yoksa onlara karışmanın anlamı da, gereği de yoktur. Şimdi dünyanın en yasa tanımaz lideri Venezuela’da Meclis Başkanını seçilmiş cumhurbaşkanı yerine tanıdığını açıkladı. Neden karışıyor ta oralara? Çünki orada enerji var. Yüzyıllarca kullanılabilecek enerji kaynakları var. Bu başkasına karışmayı durdurabilecek uluslar arası bir kurum ve kuruluş da yok.