Hedefler bitmişse bir oyuncuyu, bir takımı motive etmek çok zordur. Fenerbahçeli yıldızlar, potansiyellerini kendilerini daha özgüvenli gördükleri Avrupa'ya saklamış gibi… Burası, bir başkaldırı, bir meydan okuma cephesi. Ve Zenit önünde yürekli mücadeleleriyle, tutkularıyla bu meydan okumaya hazır olduklarını gösterdiler. Sezon içinde yaşanan hayal kırıklıklarına karşı adeta başkaldırdılar. 
 
Şimdi kimse Zenit iki aydır top oynamıyordu diye bahane bulmasın. Sanki maça imzalarını atan Slimani ve Harun Tekin düzenli forma mı giyiyordu? 
 
Sezon boyunca izlediğimiz tartışmasız en iyi Fenerbahçe'ydi. Tribüne çağrılıp moral verilen Slimani kendisinden bekleneni yaptı. Gol attı, sürekli fizik gücüyle zorladı, savunmada hava topu bile aldı. Küçük bisiklet lakaplı Valbuena, tam bir virtüöz gibi oynadı. Zaman zaman serbest adam rolüne soyundu, ihtiyacı olan arkadaşından top istedi, paslara kalite kattı. Yanal, Moses'ı yedek soyundurma inadını bıraktı. Moses, ne kadar isabetli bir transfer olduğunu gösterdi. 
 
Skrtel ve Sadık ikilisi, Zenit'in en büyük kozu Dzyuba'ya adım attırmadı. Eljif Elmas o kadar başarılı bir performans gösterdi ki, iyi ki Tolgay Arslan oynamamış dedirtti! Harun ise bir kalecinin eldivenleriyle ne kadar büyüyebileceğini kurtardığı penaltıyla gösterdi. Fenerbahçe taraftarlar, bu sezon belki de ilk kez yatağa yattıklarında rahat bir uyku çekti. 
 
Rakip, neredeyse penaltı dışında Fenerbahçe kalesine gelemedi. Düşünün, ceza alanında ilk topla buluştukları dakika 39'du... 
Fenerbahçe'nin 3-4 gol atabileceği maçı tek gollü galibiyetle kapatması gecenin tek buruk tarafıydı. Ancak Fenerbahçe, bu oyunuyla Rusya'dan galip bile dönebilir. İlerleyebileceği tek kulvar olan  Avrupa'da çeyrek finale, belki de yarı finale kadar gidebilir.