GAZETECİ kimliğimiz nedeniyle gören, tanıyan, mutlaka soru hakkını kullanılır.

- Abi Suriye meselesi ne olacak? 
- Bilmiyoruz.
- Peki seçimi kim kazanır?
- Bilinmez ki...
- Ekonomi ne zaman düzelir?
- Vallahi bilmiyorum.
- Ankara’yı kim kazanır?
- Nereden bileyim ben!
- Ya abi sen de hiçbir şey bilmiyorsun!
- Eeee kim ne biliyor ki!

Buna benzer sorular, sorular... Cevabı bilen varsa beri gelsin. Haklı olarak okuyucu veya vatandaşın görüşlerimiz ile ilgili merakı olacak. ‘Peki madem bir şey bilmiyorsunuz da nasıl yazıyorsunuz?’ deniyor. Bu haklı soruya cevap, kocaman bir sessizlik gerektiriyor. Bu soruların cevabını bilen var mı? Pek emin değilim. Örneğin: 2’nci Ordu Komutanı Metin Temel Paşa, tam da harekat öncesi görevden alındı. Nedeni belli değil. Çünkü resmi bir açıklama yok. Ya tahmin edeceğiz ya da yalancının yalancısı olup uydurana katkı yapacağız! 

Aslını bilen yok

Örneğin; Milli Savunma Bakanı ve kuvvet komutanları yeni yıl nedeniyle sınıra indi. Mehmetçik’in yanında olmak için mi? 2’nci Ordu Komutanı’nın görevden alınmasıyla mı ilgili? Yoksa Süleyman Şah Türbesi’nin taşınması mı gündemde? Bilmiyoruz. Tahmin de var, yorum da... Ama aslını bilen yok. Açıklama da yok. Örneğin; hala sınıra askeri sevkiyat yapılıyor. Dün de iki konvoy mühimmat götürüldü. Bunca yığınak yapılıyorsa, harekat vakti gelmiş midir? Peki ne zaman? İşte bu gerçek bilinmez. Randevu ile harekat yapılmaz elbet.

Trump oynayıp duruyor

Örneğin; Trump asker çekecekti. Henüz çekilen asker yok. 30-60 gün arası demişti. Şimdi 120 gün oldu. Bilen var mı? Yok. Çünkü Trump da bilmiyor belki. Oynayıp duruyor. Bunca görüşme yapılıyor. Sonuç bilmiyoruz. Örneğin Rusya cephesi. Çavuşoğlu-Akar, Fidan ve Kalın gidip görüştüler. Televizyonda izlediğimiz kadarıyla yüz ifadeleri biraz sert gibiydi. Bir sorun olabilir mi? Bilmiyoruz.

Açık seçik bir durum yok

Örneğin İran; Ankara’ya geldiler. Uzun uzun konuşuldu. İran ne diyor? Bilmiyoruz. Bilmek durumunda mıyız bu görüşmenin sonuçlarını? Hayır. Devlet sırrı ise ne haddimize. O zaman ne yazıp çiziyor, yorumlar, analizler yapıyoruz. Açık oturumlarda saatler süren anlatımlar içinde oluyoruz. Somut bilgimiz yok ama fikrimiz çok demek ki.

Gelelim iç siyasete

Önce MHP, sonra AK Parti’den iki dönem belediye başkanı seçilmiş Turgut Altınok başarılı olmasına rağmen üçüncü dönem neden kabul görmedi? Biliyoruz çünkü Melih Gökçek ile anlaşamadı. Büyük ve ağır olan tarafın dediği oldu. Ve Altınok, BBP’den aday olmak zorunda kalarak AK Parti’den sonra ikinci sırada yer aldı. Peki önceki gün adaylığı neden açıklandı? Bilmiyoruz. Pardon biliyoruz! Melih Gökçek gitti, mağduru durumundaki Altınok geri geldi. Belediyecilikte başarısından söz edilen AK Parti’nin İstanbul ve Ankara’daki çoklu aday değişikliğinin nedeni ne? Bilmiyoruz. Mesut Akgül, Mustafa Ak, Ahmet Misbah Demircan vs... Ya yorgunlar ya da başka nedenler... Örneğin CHP ne yapıyor? Bilmiyoruz. Kapalı kutu içinde hala İYİ Parti’yle ittifak çalışıyor. Peki nerede açmaza düştüler? Bir bilebilsek, hala ilçe adayları bilinmezliklerini koruyor. Geriden gelen önündekini izlermiş. Örneğin MHP... Samsun milletvekili ve Samsun il teşkilatında ne oldu? Son dakika haberiydi. İttifak sıkıntısı sanırız. Erhan Usta disiplin kurulunda, il başkanı görevden alındı. Derinliğini bilmiyoruz.

Emekli zam bekliyor

Örneğin; AK Parti İstanbul ilçe belediye başkan adayları açıklanırken tribünlerde kavgalar çıktı. Kim kiminle kavga etti, bilmiyoruz. Örneğin ekonomi; Düzelir mi, bilmiyoruz. Umut var mı, hiç bilmiyoruz. Akaryakıt fiyatları düşer mi, varil başı petrol fiyatları çok düştü, pompaya yansır mı? Nereden bileceğiz. Örneğin; emekliler zam bekliyor. Enflasyon oranında mı yoksa bir iyileştirme olur mu? Kim bilebilir. Bir bilenmezlik, bir arayış, bir kurtuluş, bir umut, bir müjde, bir rahatlama bekleniyor. Gelir mi? Bilmiyoruz. Belki bir sürpriz olabilir. Belki oluyordur da bizim haberimiz yoktur. Belki de her şey yolunda. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Öğrenip aktaracağız.