Bir kaç gün kaldı. Ömrüz olursa yeni bir rahmet ve bereket ayına daha girmek üzereyiz.

Bu aylara gelecek senelerde tekrar kavuşacağımıza dair elimizde karantimiz yok. Bu nedenle, fırsat elimize geçmişken bu mutlu günleri çok güzel bir şekilde değerlendirmemiz gerekir.

Bu zamanda ibadete daha çok sarılmak, kor parçasını tutmak gibidir; bundan böyle Resulullah (s.a.v): ''Fitnelerin çoğalması zamanında yapılan ibadet, Bana hicret etmek gibidir.'' ifadeleri ile ibadete daha çok sarılmamız için biz ümmetlerini uyarıyor.

Müslümanların başına gelen ne kadar belalar varsa, hepsi

Kur'an'a ve Efendimizin sünneti seniyesine uymadığımız içindir.

Sırat-ı müstakim'i bilmek ve o bilgiyle amel etmek, kurtulmuş fırkanın yoludur. Kur'an yoludur, Hadis yoludur. Ancak, Kur'an ve Hadisi kendi anlayışımızla değil, ashab, tabiin ve etba'i tabiin'in anlayışıyla anlamamız gerekir.

Bu gün müslüman alemi çeşitli isim altında çeşitli fırkalara bölünmüştür. Bir kısmı kendilerine ''Ehli Hadis'', ''el-Cemaat-ul-İslamiyye'', ''Hizb-ut-Tebliğ'',''Ehli Tevhid'' gibi isimler takmışlardır. Bu gün güzel memleketimizin müslümanlarıda aynı şekilde fırkalara bölünmüştür. Şucu bucu…gibi...Esasen İslam düşmanı İngilizlerinde, en büyük hedefi budur. Yani; Böl, parçala...

Ashab, tabiin ve tebe'i tabiin'in üstün evsaf ve ahlakı sayılamıyacak kadar çoktur. Onlar, dünyevi menfaat'a sarf-ı nazar etmezlerdi. Her şeylerini dinlerine feda etmekten çekinmezlerdi. Birbirlerine sevgiyle ve merhametle bakarlardı. Birçok varlığını Müslüman kardeşine feda etmekten çekinmezlerdi.

''Hadis-i şerifte: ''Kim Allah'ı severse, Kur'an'ı sevmiştir. Kim Kur'an'ı severse, Beni sevmiştir. Kim de Beni severse, ashabımı sevmiştir.'' buyrulmaktadır. İşte görüldüğü gibi ashabın sevgisi olmaksızın Peygamber'in sevgisi, Peygamber'in sevgisi olmaksızın Kur'an'ın sevgisi, Kur'an'ın da sevgisi olmaksızın Allah Te'âlâ'nın sevgisi kazanamayız.

Kur'an'ı Kerim bize neyi emrediyor?

''Hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar''.(Al-i İran, 103)

Kur'an-ı Kerim, bize böyle emrederken biz müslümanlar niçin fırkalar halinde bölündük...?

Tefrikayı ortadan kaldırmak için Yüce Allah, Müslümanlara, topluca Kuran'a sarılmalarını emretmekte, hemen ardından bir emir daha vermektedir. Ayette geçen "Ve parçalanmayın" ifadesinden şunu anlıyoruz:

"Yüce Allah'ın, Kuran'a sımsıkı sarılmayı emretmesinin hikmeti, bu yasakla anlaşılmaktadır. Buna göre, toptan Kuran'a sarılmak, tefrikayı, parçalanmayı ve bölünmeyi önler.''

Merhum M. Akifin;

''Girmese bir millete tefrika.. düşman giremez." şiiri aklimda kaldigi kadari ile.. Bu sözü duyunca ürperirim.. Biz düşmanlardan yakiniyoruz ama en büyük düşmaninmiz nefsimizdir.

***

Bu sebeple, önümüzde şerefleneceğimiz Ramazan ayını

güzel değerlendirmemiz gerekir. Bu gibi fırsatlar'a gelecek senelerde kavuşmayabiliriz. Başta anne baba, hısım akraba ve özelliklede İslama emeği geçmiş ilim adamlarına ve hocalarımız'a dua edelim.

Şeytan, zincire vurulmuşken, bu mübarek ayın feyz ve bereketinden yararlanmayı bilmeliyiz.Dargın olduğumuz insanlarla barışmaya, fakir ve yetimleri sevindirmeğe, günahlarımızdan bağışlanmaya bir vesiledir.

Cenab-ı Hakkın lütfi ve bereketi müslümanların üzerine olsun.