Hayattan çok şey bekleriz. Sağlıklı, güçlü, paralı, iyi bir iş, iyi bir eğitim, iyi bir iş hayatı, çağdaş yaşam, refah, saadet. Akla gelebilen tüm iyilikleri, güzellikleri isteriz. İsteriz de bunun hangi sonuçları getireceğini bilmediğimiz gibi düşünmeyiz de... Kişi hep ister. İşine yarayan olsun, yaramayan olsun hep ister. Televizyonda yarışan kişiler ve aileler var. Rakip için dua ediyor. İnşallah yapamaz, başaramaz, diye. Hatta Allah'ın adını anarak yalvarıyor. Zannediyor ki, Allah sadece kendinin Allah'ı. Cehaletin sınırı yol. Hırsın ve istemenin de sınırı yok. İlahi tebliğ boşuna demiyor elbette. İnsanlar zalim ve cahildir.
 
Okusa cevabını alacak
 
Cehalet herkesi küçük düşürür hayatın bir yerinde. Cehaletten kaçınmanın gerekliliği herkesin dilinde  ama cehaletten kurtulmak için faaliyet içinde olan insan sayısı şaşırtacak kadar az. Kütüphanelerde cehalet azaltılır. Okullarda, sohbet toplantılarında, kitap bulunan her raf önünde cehalet azaltılır. İbadethanelerde kitaplıklar var. Ama Kur'an tilaveti dışında eline kitap alana rastlamak neredeyse imkansız. Peki o kitaplar niçin alındı, oraya konuldu? Okusa kişi, hocaya sorduğu, soracağı suallerin cevaplarını alacak. Okumuyor ve hocaya soruyor. Şifahi olmak daha kolay ya. İyi de hoca da o kitaplardan öğreniyor. Onlara vahiy gelmiyor. Hatta inanmak noktasında sizden daha yaya olabilir.
 
Dua ederken insanlar çok da makul ve meşru dualar etmiyorlar. Dualarını, arzu, istek ve taleplerini cümle cümle incelediğinizde saçmalıkları görmek mümkün. Söz gelimi 'Allah hiçbir çocuğu annesiz-babasız bırakmasın' diyorlar. Nasıl olacak bu? Genellikle, çoğunlukla anne-babalar çocuklarından önce ölürler. Başka bir dua da şöyle camide, hutbe arasında, fıkıha da aykırı biçimde cemaate el açtırılıyor. 'Allah'ım Müslümanlara yardım et.' Allah tüm yarattıklarının Allah'ı. Niye sadece Müslümanlara yardım etsin. Kişiler hep isterler ya, orta yaşı geçmişler sağlığı öne alarak dua ederler. Gençler parayı, yaşlılar nefes almayı öne alırlar. Özetle herkes neye ihtiyacı varsa onu talep eder. İşin doğasına uygundur.
 
Hep sağlıklı olunmaz
 
Fakat her şeyin azı karar çoğu zarardır. Sağlık bile. İnsan hep sağlıklı olursa, hiç hastalanmazsa, kendini ölümsüz zanneder. Zalimleşir. Merhamet ve vicdanla, şefkatle arasına mesafeler koyar. Fani olduğunu, insan olduğunu unutur. Kalıcı olmayan grip gibi, nevazil, soğuk algınlığı, halsizlik ara sıra insanı ziyaret etmeli. Etmeli ki, insan fani olduğunu, ölümlü olduğunu, bir mikrop elinde nasıl perişan olduğunu anlasın. Sağlığın da fazlası, devamlısı zararlı. Yani biraz hastalık iyidir. Hasta olunduğunda gücünün, takatinin, nefesinin, yapabileceklerinin sınırlı olduğunu anlar kişi.
 
Neden erkeklere çıkar
 
Gençler para ister dedik ya. Gençler bu çok istedikleri paraya ekseriya orta yaşlarda ve daha sonraki yaşlarda ulaşabilirler. Hani devlet eliyle oynatılan kumarlar vardır. Yasaldır ama helal değildir. İnsanlar çaresiz kaldıklarından, önlerinde kendilerine gidebilecekleri, servete ulaşabilecekleri bir yol göremediklerinde bu resmi kumarlardan birini, birkaçını denerler. İlginçtir kimi zaman büyük ikramiye kazanan insanlar basın-yayın organlarında haber olurlar. Bu büyük ikramiye kazananların hiç birinin de düzgün bir yaşama biçimi olmaz o dakikadan sonra. Kırk göbek öteden akrabalar çıkar gelir, pay isterler. Eş, dost, arkadaş derken, yolda geçerken omuz omuza çarpışılanlar bile bir münasebet kurup servete ortak olmak isterler. Güzellikle olmazsa zorla, cebirle taleplerinde ısrar ederler. Aile fertleri bile birbirinin elinden almak için hiç bünyelerinde var olduğunu düşünmedikleri alçaklıkları sergilerler. Aileler dağılır, para har vurup harman savrulur sonra yine meteliğe muhtaç halde ölünür.
 
Bu piyango işlerinde neden biletler hep erkeklerin olur? Parayı bulan erkek ilk önce hanımını terk eder, daha genç ve güzel olduğunu düşündüğü kadınla yaşar. Toplum bilim araştırmalı. Neden ikramiyeler hep erkeklere çıkar?