BAZI aileler vardır. Kendi iç bünyelerinde sürekli tartışarak anlaşma sağlamaya çalışıyor. Bir nevi tartışmadan beslenirler. CHP gibi... Anlaşamayarak anlaşmaya çalışıyorlar yıllardır. Kurultay rekoru kırarak sürekli iç bünye seçimlerinden beslenen CHP ana hedefleri olan asıl seçimlerden belki de yeteri kadar heyecan duymuyor olabilirler. İsmet Paşa ile Bülent Ecevit arasındaki o tarihi seçimli kurultaydan bu yana sürekli kurultaylarla beslenildi. Erdal İnönü ile Deniz Baykal çekişmesi 5 kurultaya sığdı. Genel başkan arayışı hiç bitmeyen CHP'de bölünmeler de oldu. Turhan Feyzioğlu, Mustafa Timisi, Ecevit'in DSP'si, Halkçı Parti, SODEP yeniden CHP derken, ara formüllere de gidildi. Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Altan Öymen'ler genel başkanlık nöbetlerini tutanlardan. Deniz Baykal ile koca CHP barajı aşamayıp, Meclis dışı kalmayı da yaşadıktan sonra Kılıçdaroğlu dönemi başladı. Şimdi o da Muharrem İnce muhalefetiyle yarışıyor.
 
Muhalefet kıdemlisi
 
Tabii kurultaylarla MYK ve parti meclisi defalarca değişti. CHP iskeletini, yapılaşmasını oluşturamadı. Genel anlamdaki muhalefette ise başarılı bir parti. Yıllarca muhalefette kalarak kıdemli durumunda çünkü. Son 16 yıldır AK Parti'ye karşı tüm seçimlerini kaybederek istikrarlı bir muhalefet örneği de verdi. Bunca muhalefet sırasında doğal olarak iktidar veya yerel seçim hedeflerine ulaşmak için zamanları da oldu. Ama aday saptayabilme zamanları olmadı. Bakın İstanbul'a... Nurettin Sözen'den bu yana kaç yıl geçmiş. Adnan Polat, Mustafa Sarıgül gibi ayrı ayrı adaylar. Bakın Ankara'ya. Yılmaz Ateş, Doğan Taşdelen, Murat Karayalçın gibi adaylar. Oysa Melih Gökçek, 4 dönem başkanlık yapmadı mı? Geçen dönem Mansur Yavaş ortak adayıydı CHP ile MHP'nin. Yüzde 1 oy farkıyla kaybedildi. Aradan geçen 5 yılda Mansur Yavaş ile hiçbir diyalog kurulamadı. Çünkü Mansur Yavaş, ortak aday olması nedeniyle girdiği CHP'den seçimi kaybeder etmez istifa etti. Bu zaman içinde Mansur Yavaş'tan vaz da geçilmedi. 5 yıl içinde başka bir isim üstünde de yoğunlaşılamadı.
 
İzmir'de B planı yok
 
İzmir zaten 'elde var bir' gibi. Ancak mevcut başkanın aday olmayacağını bildirmesi üzerine B planı yapılamadı. Aday çok, karar yok. Aralık ortası geçildi bile. Yeni adaylar ekip oluşturacak. Hedeflerini belirleyecek. Seçim çalışmalarını hazırlayacak. Sloganlar seçilecek. Meydanlara çıkılacak. Eski yönetimin eksiklerini anlatacak, projelerini sunacak. Oysa geride kalan parti kazanılamamış il bazında kararını 5 yıl önce vererek gölge başkan konumunda eleştirilerini de toparlar, proje hazırlıklarını da yapar, hazır hale gelirdi. Dün CHP MYK toplantısından sonra parti meclisi uzun ve tartışmalı aday seçimi toplantısına geçebildi. CHP yine Mansur Yavaş'ta uzlaştı. Seçim için gizli oy talep edildi, kabullenilmedi. Uzun tartışmalar ve muhalefete rağmen Kılıçdaroğlu ağırlığı ile 45'e karşı 12 oyla kesinleşti. 5 yıl önce de aynı film izlenmişti. Anlaşamamak üzere anlaşma...
 
İstanbul'da durum farklı
 
İstanbul'da durum daha da farklı. Bir dönem CHP'nin iki numaralı ismi Gürsel Tekin aylardır aday adayı. İstanbul'u dolaşıyor. Dolaş veya dolaşma denmiyor. Muharrem İnce ise şartlı aday ama ne şartı kabul edildi ne de adaylığı. Ve Ekrem İmamoğlu'nda küçük bir ilçe başarısını koca bir ülke kapasitesindeki İstanbul'a taşıması yolunda umut görüldü. Antalya Muhittin Böcek, Adana Zeydan Karalar. 60 kişilik parti meclisinin oylaması böylece seçim riskinin de Kılıçdaroğlu'yla paylaşılmasına ortak olacak. İzmir yine banko. Ama Ankara, İstanbul, Adana ve Antalya kaybedilirse kabahat yine CHP'de değil, geç kalınmışlığa bulunacak.
 
'Zaman olsaydı', 'Adaylar erken açıklansaydı' tesellileriyle bir kurultay daha yapılacak. CHP seçim sonuçlarını kurultayda yaşamayı çok seviyor. Rakipleri de CHP'nin bu alışkanlığını... Bunca zaman ve bunca tartışmanın sonucu:
Üç ay önce tahmin edilen ve konuşulan adaylar kesinleşti! Boşuna patinaj, boşuna zaman, boşuna kaos, boşuna muhalefet, boşuna uğraş. Atı alan Üsküdar'ı geçmeli.