Günlerden Pazar,

Tatil günü.

Vatandaş Ahmet Efendi bu gün ÇOK neşeli,

Çünkü tüm aile evde,

Beraber şöyle güzel bir kahvaltı yapma hesabında.

Hanım mutfakta bir şeyler hazırlıyor.

Ahmet Bey,

Uyku sersemliği ile geriniyor,

Şimdilik her şey iyi görünüyor.

Tabii biraz sonra olacaklardan haberi yok.

Sıcak suya ulaşmak üzere elini musluğa uzatıyor,

Keşke uzatmaz olaydı…

Mutfaktan "GÜM" diye bir ses.

Üç yıl önce taksitle aldığı demir döküm şohbeni patlamış.

Eşi "BUHAR" çarpmasından,

Şohbenden fırlayan demir parçacıklarından son anda kurtulmuş.

Yerler su içinde.

Ortalık deprem olmuş gibi.

Özetle PAZAR iyi başlamıyor.

Böyle durumda ne yapılır?

Demir döküm servisinin,

Acil başvuru merkezi aranır,

Yardım istenir.

Ahmet Efendi de öyle yapıyor.

Önce Güngören İli Mehter İlçesi Demir Döküm Servisi aranıyor.

Ve durum anlatılıyor;

"Yardıma ihtiyacımızı var, şofbenimiz patladı, son anda ölümden döndük."

Diyor.

Gün kötü başladı ya!

Verilen cevapla şoke oluyor;

"Kardeşim hadi işine, bu gün pazar sana gönderecek ekibimiz yok.",

Vatandaş derdini bir daha anlatmaya çalışıyor;

"Yahu tehlike atlattık diyorum, gaz sızıntısını var ve suyu kesemiyoruz ".

Cevap yine net;

"Bana ne senin şofbeninden kardeşim, adam yok gönderemiyoruz."

Vatandaş Ahmet Efendi;

Lanet okuyup,

Bu iş için kimden yardım alabileceğini düşünüp,

Demir Döküm"ün internet adresini araştırıyor,

Orada verilen bilgiler doğrultusunda şirketin 444"lü hattını arıyor.

Telefonda yarım saat kadar süren bir bekleme seansından sonra,

İlknur ismindeki bir kızımız telefona çıkıyor.

Derdini yine anlatıyor;

"Şofbenim bir anda dururken patladı, üzerindeki demir parçacıkları

Mermi gibi etrafa yayıldı, eşim son anda belki de ölümden döndü,

Yardıma ihtiyacımızı var, lütfen bir ekip gönderin."

Telefon operatörü önce adres tespiti yapıyor.

Sonra da;

"Bir dakika deyip".

Hattı beklemeye alıyor.

Sonrasındaki cevap daha esef verici;

"İşleminizi kayda aldık, pazartesi günü size ekip göndereceğiz."

Vatandaş Ahmet Efendi ağlamaklı;

"Yapmayın, etmeyin, çok acil yardıma ihtiyacım var" diyorum.

Durumuzu kötü ve korkuyoruz.

Kadın insafa geliyor,

"Bir dakika acil ekibimiz var mı?

Bir araştırayım diyor.

Yine bir bekleme seansı ve cevap;

"Ekip araştırıyoruz, bulursak biz sizi ararız."

Ahmet Efendi verilen cevapla yıkılıyor,

Rezil olan Pazar gününe mi? mi? Yansın,

Eşinin, kızının atlattığı tehlikeye mi?

Çöküyor koltuğa,

Fakat bir çare bulmak zorunda,

Bu defa mahalle muslukçusu aklına geliyor.

Onu uyandırıp çağırıyor,

Onun cevabı da net;

"Abı bu servis işi, ben sadece akan suyu keserim, ötesi benim işim değil".

Özetle Vatandaşın pazarı zehir olduğu gibi,

Anasından emdiği sütte burundan geliyor.

Sonra…

Sonra ne mi? Oluyor?

Anlatayım;

Olaydan 8 saat sonra 18 yaşında bir eleman geliyor.

Şofbeni inceliyor,

Rapor net;

"Su basıncı dolayısıyla, bilmem ne armatörü patlamış, bu parça garanti kapsamında değil,

Hem bu parçayı değiştirsek bile, fiyatı çok pahalı, siz en iyisi YENİSİNİ alın".

Al sana dertsiz başa dert.

Soruyor;

"Peki, kardeşim, sizin araştırma teknik ekibiniz yok mu?

Bu şofbenin su basıncına dayanacak şekilde yapmadılar mı?

Bunu test etmediler mi?"

Vatandaşın suçu ne?

Cevap ise kısa ve net;

"Ben anlamam kardeşim, durum bu, ötesini şirkete anlatın".

Ve vatandaş Ahmet Efendi, servise gelen arkadaşa, hiç yoktan 30 milyon,

Mahalle muslukçusuna 25 milyon ödüyor,

Bu arada 500 milyonluk şofbeninden oluyor,

Üstüne üstlükte bir güzel fırça yiyor.

Ve gönül dostları bu vatandaş benim…

Gazeteci olarak derdimi ben Demir Döküm yetkililerine anlatamadım,

Sizin böyle bir durumda haliniz ne olur bilmiyorum?

Onun için Demir döküm şofbeniniz varsa,

Lütfen kendisinden rica edin,

Pazar günleri patlamasın,

Çünkü o gün bütün Demir dökümcüler Allaha emanettir.