TÜRKİYE'de futbol kulüpleri öyle bir batağa saplanmış ki, ancak uzun süre geri ödemesiz banka kredileri ile desteklenerek futbolun ayağa kaldırılacağı düşünülüyor.
 
Birçok kulübün yöneticisi, hala "cansuyu"nun ne anlama geldiğini kavramış değil. Bankadan alacakları kredilerle yurt dışından oyuncu almayı hedefliyorlar. Oysa futbolda deniz bitti. Bunu hala görmeyenler, görmek istemeyenlerle dolu futbol dünyası.
Kulüplerin borcu, ödeyebilecekleri boyutları çoktan aşmış durumda. Plansız harcamalar, taraftarlara şirin görünme ukalalıkları, menacer kazıkları, iş bilmezlik veya fazla işbirlirlik. Ne dersek diyelim. Geldiğimiz durum ortada.
 
Durum böyle iken, gazete sütunlarında yer alan bazı transfer haberlerini hayretle ve gülerek izliyorum. Manşetleri, transfer edilmesi mümkün olmayan çok ünlü ve bir o kadar da pahalı yabancı oyuncuların isimleri süslüyor. Hatta Milan'ın, Juventus'un pahalı bulup alamadığı oyuncular için, "Müjde; Milan alamadı. Bize geliyor" manşetleri atılıyor. Hiç düşünülmüyor. Milan'a pahalı gelen oyuncuyu bizim borç batağındaki kulüplerimiz nasıl alacak? 
 
Tabi ki gazetelerin derdi başka. Para onların ceplerinden çıkmıyor. Ayrıca, maçlara ara verilen dönemlerde gazetelerin tiraj artırmasının en iyi yolu, olur olmadık transfer haberlerini yazmak. Biz bu haberlere, "yalan haber" demeyelim. Ancak "olması olanaksız pembe haber" diyebiliriz. En fazla asparagas transfer haberi yazan gazeteler ise Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in sahibi olduğu gazeteler. Bir başka deyişle, görevi batan kulüpleri kurtarması ve doğruyu göstermesi gereken federasyon başkanın sahibi olduğu gazeteler. 
 
Artık, aklı başında hiç bir kulüp yöneticisinin pahalı transferlere yönelmemesi gerekiyor. Elin, genç Portekizlisi veya Belçikalısı bizim genç oyuncularımızdan 10 kat daha fazla mı yetenekli? Kesinlikle hayır. Bakın Ozan Kabak'a. Elde oyuncu kalmayınca mecburen oynattılar. 2 ayda değeri 7 milyon euro'ya çıktı. Trabzonspor'da Hüseyin diye bir genci stopere koydular. Efsane stoper Necati'den sonra gelen 20, belki de 30 yabancı stoperin hepsinden daha iyi oynuyor.
Bırakın süslü yabancıların peşini. Alt yapıya yönelin. Elinizdeki genç yeteneklerin değerini bilin. Gazete manşetlerine, menecer oyunlarına kanmayın. Onca yerli teknik adamsınız bu sezon görev yapan. Kriz planlaması yapın. Bir kez olsun hazıra konmadan oyuncu yetiştirin. Üstelik elimizde Almanya gibi, devamlı Türk oyuncu yetiştiren bir memba da var. Almanya'daki bir avuç Türk'ten bu kadar futbolcu çıkıyorsa, Türkiye'de 70 milyondan neler çıkar onu düşünün. Her sene şampiyon olmak şart değil. Alt liglere düşmek de son değil. Düşersiniz çıkarsınız, ama kaybolmadan yaşarsınız. Hala aptalca transfer yaparsanız, bilin ki, o borçla kepenk kapatırsınız. 
 
YENİ MALATYASPOR
 
Borç batağında çıkamayarak tarihe karışan kulüplerden birisi de Malatyaspor'du. Kötü yönetildiği için yok oldu gitti. Malatyalı sporseveler, giden Malatyaspor'u kurtaramayacaklarını anlayınca, Yeni Malatyaspor adında bir takım kurdular ve işe sıfırdan başladılar. Bugün ligde üçüncü sırada olan Yeni Malatyaspor, bu noktaya, amatör kümeden başlayan yükselişi ile geldi. Ligimizin iyi futbol oynayan takımlardan birisi oldu. Başında Erol Bulut var. Erol hoca, Almanya kökenli bir futbolcuydu. Fenerbahçe'de şampiyonluk yaşadı. Bu hafta içinde bir haber çıktı. Erol Bulut istifa etti diye. Haber Malatyaspor yönetimi ve Erol Bulut tarafından hemen yalanlandı. Merak ediyorum. Acaba bu asılsız haberler, Malatyaspor'un bulunduğu yeri hazmedemeyen tarafından mı yayınlandı. Bakınız ne diyor kulübün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada:
"Takımımızın yakalamış olduğu başarılı gidişatta büyük etken olan hocamız ve ekibini yıpratacak, iyi gidişata gölge düşürecek bu tür asılsız haberleri yayınlayan kişi veya kurumlara itibar etmeyiniz."
 
HAFTANIN ZAYTUNG HABERİ: 
 
Kulüpler Birliği toplantısından sonra açıklama yapan Birlik Başkanı Fikret Orman, "Kulüplerimiz borç batağında değildir. Alacağımız banka kredilerini yardım kuruluşlarına bağışlayacağız" dedi. 
 
HAFTANIN SORUSU: 
 
Başkent Ankara'da futbol maçlarının oynanacağı bir stadyumu yıllarca yapmayan ve Ankara'yı sahasız, dolayısıyla futbolsuz bırakanlar bir zahmet parmak kaldırabilir mi?