Deniz kaplumbağasıyız biz!
 
Anaları, doğdukları kumlara, doğdukları kumsala geri dönüp bırakmıştır içinden çıktığı yumurtayı...
 
Kazmış, kazmış, kazmıştır kumu... Ve orada büyümüştür hepsi... Bir kum yığınının altında... 
 
Karanlıkta...
 
Sonra o gün gelmiştir...
 
Karanlıklardaki yumurtanın kabuğunu kırıp çıkmışlardır gün yüzüne...
 
Ve ne boyutlarıyla, ne kilolarıyla, ne yaşam deneyimleriyle uyuşan bir yaşam savaşı başlar hepsi için...
 
Önce alıcı kuşlar...
 
Onlardan kurtulanı, kıyı boyunca kuma zulalanmış kıskaçlılar yakalar...
 
Biter onlar için film...
 
Ha... Diyelim bitmedi ve ulaştılar serin sulara...
 
Orada da bekleyenleri vardır hep...
 
Sonuç olarak, doğan her deniz kaplumbağasından, sadece yüzde 1'i olgun bir deniz kaplumbağası olmaya erişebilir...
 
Ne zorlu bir yaşam savaşı ve ne az bir şans değil mi...
 
Ve ne kadar benziyor hepimizin yaşamına...
 
Bizim de 'alıcı kuş'larımız var mesela...
 
Doğal gaz faturası, elektrik, su faturası gibi...
 
Bizim de "kıskaçlı avcılarımız" var...
 
Evsahibimiz gibi, veresiye aldığımız manavımız, bakkalımız gibi...
 
Bizim de krediyi aldığımız anda ulaştığımız serin sular gibi insanca bir hayat noktamız var...
 
Geri ödemeye başlayınca 1'e neredeyse 3 isteyen ve mahkum edildiğimiz bankalar gibi...
 
Hepimiz, deniz kaplumbağasıyız bu memlekette...
 
YÜZDE BİRİMİZ yaşayabiliyor insanca...
 
YÜZDE BİRİMİZ huzurlu...
 
YÜZDE BİRİMİZ sağlıklı...
 
YÜZDE BİRİMİZ açlık sınırının üstünde...
 
YÜZDE BİRİMİZ konut sahibi...
 
YÜZDE BİRİMİZ tok...
 
YÜZDE BİRİMİZ insan!..
 
Deniz Kaplumbağasıyız hepimiz...
 
Kimimiz fark etmeyecek kadar...
 
Kimimiz, şimdilik!..
 
Haydi afiyet olsun!..
 
BİR çığlıkla girdi köy kahvesinden içeri...
 
'ÖTV kalktı!...' diye bağırıyordu...
 
Herkes birbirine baktı şaşkınlıkla... Ve herkes anında sandalyesinden kalkıp, sırtını duvara dayayıp durdu...
 
'Kalkmıştı' çünkü...
 
Hele sonu 'V' ile biten ve devletten gelen bir şey 'KALKMIŞSA' durum vahim demekti...
 
Çünkü, 'KALKMAK' demek, 'YÜKSELMEK' demekti...
 
Siz, hiç 'kalkınca alçalan' bir şey gördünüz mü...
 
Uçak kalkar mesela...  Toz kalkar...
 
Ama kalktı denip de alçalan hiçbir şey yoktur...
 
İşte 'ÖTV kalktı!..' çığlığını duyan, anladı başına geleceğini....
 
Söz konusu 'V' olduğunda;  yani, 'vergi' olduğunda, ilk kez 'kalkmak' fiili, 'ortadan kalkmak'mış meğer...
 
Sonradan anlaşıldı...
 
* * *
 
Onlar, Adana'ya gidiyordu hep...
 
Tarlasına...
 
Yoksa almak, ölümdü...
 
Çoluk çocuk dört gözle yollarını bekliyordu...
 
Sabah kahvaltı masasına bile o olmadan oturmazlardı... Hele bir gün eksik et o kahvaltı sofrasından bakalım evin ufaklığı bile, ortalığı yıkıyor mu, yıkmıyor mu...