Cürcan'dan Tus'a dönerken başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır:
''Bir grup yol kesici karşımıza çıktı. Yanımızda olan her şeyimi alıp gittiler. Benim ders notlarımı da aldılar . Arkalarından gidip kendilerine yalvardım. Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verin.'' dedim. Reisleri; Onlar nedir? Nasıl şeylerdir? diye sorunca , Onları öğrenmek için memleketimi terk ettim gurbetlere gittim. Filan yerdeki birkaç tomar kağıt'' dedim.
Eşkıyaların reisi güldü; ''Sen onların bildiğini nasıl iddia ediyorsun, biz onları senden alınca ilimsiz kalıyorsun'', dedi ve onları geri bana verdi.
Sonra düşündüm. ''Allahu Teala yol kesiciyi beni ikaz için o şekilde söyletti.'' dedim. Tus'a gelince üç yıl bütün gayretimle çalışarak, Cürcan'da tuttuğum notların hepsini ezberledim.
O hale gelmiştim ki, yol kesici önüme çıksa, hepsini asla bana zararı dokunmazdı.''
***
İMAM GAZALİ:
İmam Gazali'nin , felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve itikatlarına, felsefe karıştıran sapık fırkalara cevap vermek için yaptığı bu çalışmasını işiten bir takım kimseler, onu felsefeci zannetmişler dir. Buun sebebi, felsefe ile tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemek olabilir. Felsefeciler aklı rehber edinmişlerdir. Mütefekkirler ise, , aklı kullanmakla beraber, akla da rehber olarak Peygamberleri ve onların bildirdiği imanı almışlardır.
Göz için ışık ne ise, akıl için iman da odur. Işık olmayınca göz görmediği gibi gibi, iman olmayınca akıl da doğru yolda yürüyemez.
İmamı Gazali, filozof değil müçtehittir. Zaten İslamiyette felsefe ve filozof olmaz. İslam alimi olur. İslam dininde felsefenin üstünde İslam ilimleri, Filozofun üstünde de İslam alimleri vardır.
İmam Gazali, bu çalışmalarından sonra, yerine kardeşi Ahmed Gazali bırakarak Nizamiye Medresesindeki vazifesine ara verdi ve Bağdattan ayrıldı.
Çeşitli ilmi çalışmalar ve bu maksatta seyahatlar yaptı.
Bir müddet Şamda kaldı bu sırada en kıymetli eseri İhyau Ulumiddini yazdı. Kudüs'te de bir müddet kaldıktan sonra, oradan hacca gitti. Haccı müteakiben Bağdata döndü.Nizamiye medresesinde Şamda yazdığı İhyasının kalabalık bir talebe kitlesine ders olarak okuttu.
Bu seferki tedris hayatı uzun sürmedi. Burada yine Batınilere karşı Ed- Dürcü Markum kitabı ile El Kıstasü'l müstakim Faysalüt Tefrika Kimyai saadet Nasihatül-Mülk ve Et-Tıbbül mesbuk adlı kıymetli eserlerini yazdı.
On sene kadar süren bu hizmetlerinden sonra, Selçuklu veziri Fahrül Mülk ricası üzerine bir müddet daha Nizamiye Nizamiye medresesinde ders verdi. Tasavvufu anlatan Mişkatül-envar adlı eserini de bu sırada yazdı.