NATO tarihinde belki de bir ilk yaşanacak. NATO ülkesi Amerika ile NATO ülkesi ve iki müttefik güçlerden biri olan Türkiye karşı karşıya. Bunca zamandır uyarılara kulak vermeyen ABD tahrik ettikçe etti. Kaşıdıkça kaşıdı. Türkiye'den gelen feryat niteliğindeki her sese kulağını kapadı. Artık bardak taştı. Burnumuzun dibinde teröristlerin oluşturduğu bir devletin kurulmasına ramak kaldı. Yetmedi 30 bin teröristi eğitme kararı aldı. O da yetmedi 20 bin tır ve sayısı bilinmeyecek kadar uçak dolusu silah, araç gereç gönderildi. Bunların dışında sınırımıza gözlem noktaları oluşturulmaya çalışıldı. 'Fırat'ın doğusu' dedikçe aldırış etmedi. Terör mensubu üniformalı PKK'lılar ile fotoğraf çektirip kucaklaştı.
 
Artık eyleme geçme zamanı. Bunca diplomatik arayış sonuçsuz kaldı. ABD'nin Suriye özel temsilcisi ve eski Ankara Büyükelçisi, Ankara'ya kadar geldi. Uyarıldı, o da dinlemedi. Bunca tahrik ve bunca uyarıya kulak asılmayınca harekattan başka çare de kalmadı.
 
Nasıl ayırt edeceğiz? 
 
İŞİD bahanesiyle Güney sınırımıza yerleşen ABD, Helsinki Mutabakatı'nda Putin-Trump anlaşmasıyla Suriye'nin kuzeyinde Kürt devleti kurulmasına rıza gösterirlerken, Türkiye itirazını defalarca iletti. Rusya zaten ABD'nin varlığından rahatsız. Türkiye'yle uyum içinde. Her ne kadar PKK'nın Moskova bürosu açık olsa da etkin değil. İŞİD, ABD kadar Türkiye için de bir sorun. NATO ülkesi olarak İŞİD ile mücadele görevi Türkiye'ye verilse, elbette halledilecek. Ama öyle olmuyor. ABD'nin derdi Suriye'nin kuzeyinde kamp kurmak.
 
Ne olacak şimdi? Türkiye, 'Fırat'ın doğusu' istikametiyle 2-3 gün içinde harekata başlayacak. Bu kararı duyan PKK bölgeyi terk edecek. Ama ABD güçlerinin içine sığınırsa, kimi kimden ayırt edeceğiz! ABD bir yandan İran, bir yandan Ukrayna, bir yandan Kıbrıs, bir yandan da İsrail'i kollama gibi işlevler içine girerek Ortadoğu'da pivot oyuncu olmak istiyor.
 
Peki ortak kullanımdaki İncirlik üÜsü ne olacak? Bu sorulara Amerika'nın cevap vermesi için düşünmesi gerek? Türkiye'nin uyarılarını hafife alıp, ikazları kulak arkası yaptı. Ve Türk siyasetinin kararlılığı ile 3'üncü Suriye harekatı başladı, başlayacak. Bölgedeki terörist harekatın yanı sıra 700 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasındaki akaryakıt sirkülasyonundan da rahatsızız.
 
ABD sürekli oyaladı
 
Bugüne kadar Türkiye'yi sürekli oyalayan Amerika, Türk Obüsleri'yle karşı karşıya kaldığında sıcak çatışma kaçınılmaz olacak. PKK gibi ABD güçleri de çekilirse meydan bize kalır. ABD bunu yapar mı? Akıllı davranırsa çekilmesi gerek. Günah bizden gideli çok oldu. Bu halde ve bu ortamda tekrar diplomatik ilişkiler devreye girer, masaya oturulur ve müzakere başlar. Aksi taktirde oyalanmak için vakit kalmadı. Sabır da kalmadı.
 
Ortadoğu'da sürekli sorun çıkartan ABD'nin başkanı Trump bu sefer sert kayaya çarptı. İki NATO ülkesinin askeri güçlerini karşı karşıya bırakacak hamle bizden gelmedi. Nitekim Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla bölgeye giderek gözlemlerde bulundu. Türkiye zaten askeri yığınağını yaptı. Dün savunma sanayi toplantısında da sözlü uyarısında hem ABD'ye hem de dünya kamuoyuna iletmiş oldu.
 
ABD, Ukrayna'dan Ortadoğu ve Körfez'e kadar gölgesini bırakarak ortalığı yangın yerine çevirmeye çalışıyor. Türkiye'ye meşru müdafaa hakkı doğmuştur. PKK'nın PYD parmağı arkasına saklanarak burada değil devlet kurması, bir etkinlik sağlamasına dahi tahammülümüz yokken böyle bir koridor kırmızı çizgimiz olacaktır. Önce ekonomik oyunlar, sonra da manipülasyonlarla 'dolar hamlesi' yapan ABD'nin, İran bahanesiyle Türkiye'ye verdiği gözdağı tutmadı. Bu kez 'kör gözün parmağına' misali farklı eylemler içinde olmaya başladı. Çekiç Güç ile başlayan Ortadoğu'yu silahlandırma girişiminde başarılı olan ABD, Türkiye'nin ısrarla PYD'nin silahlardan arınması yolundaki isteğini de duymadı. Duysa da ciddiye almadı.
 
Artık yapacak bir şey kalmadı. Bıçak kemiğe dayandı. Ya harekat ya da harekat! Allah ordumuza zeval vermesin.