Zübeyde Fitnat Hanım...

DİVAN şiirini yazan en başarılı kadın şairlerimizden biridir. Zübeyde Fitnat Hanım İstanbul'da doğmuş fakat doğum tarihi bilinmemektedir. Zübeyde Fitnat'ın çok uzun süre yaşadığını, III.Ahmed dönemini görüp, Lale Devri'ni idrak ettiğini öne sürenler de vardır.

Anne ve baba tarafından sülalesi o devirde tam beş şeyhülislam çıkaran bir ailedir. Babası

I.Mahmut dönemi Şeyhül-islam-larından Lehcetü'l-Lugat Türkçe'den Arapça ve Farsçaya lugat, musıkişinaslar tezkiresi yazarı ve divan sahibi olan Mehmed Esad Efendi'dir.

Kaynaklara göre oldukça safdil, ilim ve irfandan yoksun bir zat olan III.Selim devrinin Rumeli Kazaskerlerin den Derviş Mehmet Efendi ile olan evliliği O'na mutluluk getirmemiştir.

Fitnat Hanım'ın Ragıp Paşa ve şair Haşmet ile aralarında geçen bazı diyaloglar onun hazır cevap ve kıvrak zeka sahibi bir şahsiyet olduğunu göstermektedir.

Fitnat Hanım, yaklaşan Kurban Bayramı için Bayezid camii önünde kurbanlık aramakta iken, şair Haşmet ile karşılaşır.

Haşmet: Niçin geziyorsunuz burada?

Fitnat Hanım: ''Kurban alacağım.''

Haşmet:''Bu kulunuzu kurban ediniz.''

Haşmet'in ifadesindeki manayı farkeden Fitnat: ''Senin boynuzunda kusur var. Seni kurban etmek caiz değil;'' der.

Fitnat Hanım divan sahibi olan kadın şairlerimizdendir.

Kaynaklar onun şiirindeki akıcılık, dilindeki sadelik ve biçimindeki kusursuzluk konusunda hemfikir görüştedirler. Divan şiirindeki gelmiş geçmiş kadın şairler içinde nazma hakimiyet, ifadedeki kuvvet ve pürüzsüzlük onu diğerlerinden üstün kılan meziyetidir.

Divanındaki gazel şeklindeki nazireler 52 adettir.

Bunların yazılışı; babası, kardeşi, Ragıp Paşa, Haşmet, Şeyhülislam Çelebizade Asım, Nabi, Nedim ve Raşide kadar uzanır.

Bazı şiirleri XIX. yüzyılın başından itibaren batı dillerine çevrilmiş, gazellerinden ikisi bestelenmiştir.

Eserlerinden örnekler:

Beni derdinle yeter zâr etdin

Yok mu insâfın a zalim söyle

Çeşm-i mestin gibi bîmâr etdin

Yok mu insâfın a zalim söyle

Ruhların taze gülü handandır

Leblerin derd-i dile dermandır

Sühanın mürde-i aşka candır

Yok mu insâfın a zalim söyle

Âşık-ı zâre cefâ kârındır

Öldüren gamze-i hunharındır

Eden ihyâ yine güftarındır

Yok mu insâfın a zalim söyle

Ey Sehi-kamer ü şîrin-güftâr

Bülbül-i vird-i ruhun gerçi hezâr

Var mıdır bencileyin âşık-ı zâr

Yok mu insâfın a zalim söyle

****

Neşve-i cam-ı muhabbetle gönül cuş eyler

Çekilen der ü gamı cümle feramuş eyler

Kıl hazer alma sakın aşık-ı zarın ahın

Seni bir şuh-ı sitemkara felek dun eyler

Bir nigehle komadı derdimi takrire mecal

Çeşm-i mestin nice guyaları hamuş eyler

Hale-i mah gibi sineye çekmiş mihri

Bezm-i vuslatta o kim yari deraguş eyler

Sen hem gülşen-i hüsnünde figan et cü hezar

Fıtnata derd-i dilin belki o gül guş eyler

***

Eserleri içindeki önemli şarkı:

Güller kızarır şerm ile ol gonca gülünce

Sünbül ham olur reşk ile kâkül bükülünce

Anka dahi olursa düşer pençe-i aşka

Sayd-ı dile sehbâz-ı nigâhın süzülünce

Ol gonca-i nâ-şükûfte olur gül gibi handân

Şebnem gibi eşk-i dil-i şeydâ dökülünce

Her târı birer mâr oluyor gene-i hüsnünde

Ruhsârına zülf-i siyehin şâne bulunca

Can virmek ise kasdın eğer aşk ile Fıtnat

Hâk-ı der-i dildârdan ayrılma ölünce

***

Güller utanıp kızarır, o gonca gibi güzel gülünce.

Sünbül kıskançlıktan eğilir o saç bükülünce.

Ankâ bile olsa aşkın pençesine düşer.

Bakışın doğanı gönlü avlamak için süzülünce.

O açılmamış gonca gül gibi güler açılır;

Çılgın gönlün gözyaşı, çiy gibi dökülünce.

Her bir teli yılan gibi oluyor güzellik hazinenin,

Siyah saçın, taranmaya başlayıp yanağına dokununca.

Ey Fıtnat, amacın aşk ile can vermekse,

Sevgilinin kapısı önündeki topraktan ayrılma ölünce.

1780 tarihinde İstanbul'da vefat eden Fitnat Hanım, Eyüp Sultan'da Hazreti Halid türbesi haziresinde yatmaktadır.