Adam profesör.
Prostat alanında hoca.
Sağlık alanında da eşi dostu çok.
Milliyetçi Hekimler derneğinden benim de dostum.
Her sabah Bostancı sahilinde “Sağlık” yürüyüşü yapıyor.
Yaklaşık 10 km bir yürüyüş.
Sağlıklı…
Ama bir gün sol kolunda,
Ve de kalbinin üzerinde bir gariplik bir ağrı hissediyor.
Durumdan şüpheleniyor.
Üstadımız doktor olduğuna göre gideceği adresi de iyi biliyor tabii.
İki üç tane kalp profesörü dostu var.
Haydi, hayırlısı diyerek Koşuyolu Kalp Hastanesinde,
Kalp profesörü dostuna gidiyor.
Testler, bantta yürümeler, kalbin emarının çekilmesi falan.
Doneler bilgisayara düşüyor.
Kalp hocasının teşhisi net;
“Hemen açık kalp ameliyatına girmen gerek”.
Bu söz doktorumuzu yerinden hoplatıyor.
Olurdu, olmazdı diyerek oradan çıkıyor.
Hocamızın dostu çok dedik ya!
Başka bir Devlet Hastanesindeki kalp hocası prof. dostunu arıyor.
Aynı durum tekrar sahneye konuyor.
Testler,incelemeler,emarlar.

Sonuç…
“Hemen açık kalp ameliyatı olman gerek”.
Hocamız açık kalp ameliyatının vücuduna vereceği tahribatı biliyor.
Ama bu kalp işi.
İhmale ve de beklemeye gelmez.
Kara kara düşünürken.
Bir konferansta, Milliyetçi Hekimler Dernek eski başkanı Orhan Gedikli Hocamız,
Bendeniz ve kalp mağduru hocamız bir araya geliyoruz.
Orhan Gedikli Hocamız bu doktorumuzun kadim dostu.
Durum ona aksediyor.
Orhan Hocamız;
Bir dakika, hemen karar verme, seni bir de Medikana Hastanesinde
Dostum Profesör Doktor Sebahattin Ateşal görsün” diyor.
Öyle de oluyor.
Gedikli Hocamız cep telefonundan dostu Ateşal Hocayı arıyor.
Durumu anlatıyor,
Ve;
“Hemen gönder cevabı” alıyor.
Hocamızın asistanları Gülseren ve de Buse Hanımlar
Tarafından randevu saati ayarlanıyor, Hocamız ertesi gün
Ateşal Hocanın Beylikdüzü Hastanesinde ki,
Makamının yolunu tutuyor.
Ataşel Hocamız, önce filmleri, kan testlerini inceliyor,
Bir de o kendi bazı kalp ile ilgili testlerini yaptırıyor.
Sonra kalp mağduru Hocamıza;
“Arkamdan gel” diyerek, en alt kata iniyorlar.
Asansör; “AMELİYATHANE” yazan bir odanın önünde duruyor.
Hocamız ürküyor;

“Ameliyatlardan kaçtım burada yakalandım” galiba diyor içinden.
Onda ki Tedirginliği fark eden Sebahattin Ateşal Hocamız
Onu rahatlatıyor;
“Korkma. Ameliyat falan yok. Yarım saatlik bir işimiz var.
Seni anjiyoya alacam.
Allah’ın izni ile kapalı damarlarını açacağız ”der.
Sebahattin Ateşal Hocamız kalp ve anjiyo konusunda kendi dalında
Bana göre Türkiye genelimde ilk beşin içinde.
Müthiş bir hoca.
Hocalığı kadar insanlığı, güler yüzü, tıbbi bilgisi de muhteşem düzeyde.
Anjiyo başlıyor.
Damarlardaki iki kapanmış yer açılıyor.
Daha riskli olan üç yere de üç adet stent takılıyor.
Bir gece hastanede müşahede altında tutuluyor.
Ertesi günü de Ateşal Hocamız hastasını karşısına alıp:
“Şu anda turp gibisin. Damarlarından kan şakır şakır akıyor.
Kalbin iyi durumda.15 gün sonra da yürüyüşlere de başlayabilirsin
Haydi, güle güle” diyor.
Hocanın teşekkürle karışık son sözleri ise kıssadan hisse
Türünde;
“Hocanın iyisini bulmasaydım. Beni ameliyat masasında paramparça edeceklerdi,
Allah Gedikli ve de Ateşal hocadan razı olsun”.
Ve o hocamız şimdilerde turp gibi.
Yıllardır kalbi takır takır işliyor.
Hiçbir sorun yok yürüyüşlerine devam ediyor.
Hayıtında ki tek farklılık ise yemesine, içmesine dikkat etmesi,
Ve de ilaçlarını muntazaman kullanması.

VE de her yıl Sebahattin Ateşal Hocaya kalbini kontrol ettirmesi.
Özetle dostlar buradan alınması gereken ders bellidir.
Sağlık için doktorun en iyisini bulmak zorundasın.
Güzel ve de düzgün bir hayat için eşin de iyisini bulmak zorundasın.
Ve besinlerimiz…
Yaşlar itibari ile iyi organik ve de insan vücuduna zarar vermeyecek besinleri
Bulmak ve de kullanmak zorundayız.
Ötesi de Yüce TANRI’YA kalmıştır tabii.