ABD Dışişleri Bakan Vekili ve Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Philip Reeker, Güney Kafkasya’nın üç ülkesinde (Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan) devam eden gezisinde Amerikan planlarını hayata geçirmeye çalışıyor.

Rusya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Kıdemli Araştırmacısı ve Türk meseleleri konusunda uzman olan Vladimir Avatkov bu geziyi ve ABD ile NATO’nun Kafkasya’ya yönelik stratejisini şu şekilde değerlendiriyor.

NATO’nun doğuya doğru aktif genişlemesini ve Rusya’nın etkisini azaltmayı hedefleyen ABD, Ukrayna ve Güney Kafkasya’ya karşı aktif bir politika izliyor. ABD, Transkafkasya’yı Rusya’dan koparmaya çalışıyor. Ve bu planı uygulayabilmesi tamamen Ankara’nın ellerinde. Tabi ki burada öncelikle Azerbaycan ve Gürcistan’dan bahsediyoruz ama bu plan Ermenistan’daki seçimlerin sonuçlarına bağlı olarak orada da etkili olabilir.’ ifadelerini kullandı.

Washington, 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana Kafkasya’ya gözünü dikti. ABD, Rusya ve İran’ı Avrupa enerji pazarında devre dışı bırakmaya yönelik daha geniş bir politikanın parçası olarak Hazar Denizi’ni bir NATO gölüne dönüştürmek için çaba sarf etti.

Sovyetler Birliği’nin ortadan kalkmasından bir yıl sonra, Margaret Thatcher, British Petrol için bir sözleşme imzalamak üzere Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye gitti.

1994 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Azeri ve bölgedeki petrol sahalarını büyük ölçüde Batılı petrol şirketlerine açmak için bir dizi sözleşme yaptığını ilan etti.

Bu arada ABD ve NATO, buradaki petrol ve doğalgazı doğudan batıya taşıyacak olanve Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye koridoru olarak tanımlanan bir hattın oluşturulmasını destekledi. Bu devasa projenin bileşenleri arasında Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattı ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu yer aldı.

Türkiye bilindiği üzere “tek millet, iki devlet” ve “pan-Türk” misyonları ile bu bölgede giderek daha etkin oluyor. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ zaferinden sonra Türkiye’nin etkisi daha da arttı. Ve ABD’nin bölgedeki planlarının yeniden etkin olması için müttefiki olarak yeni bir fırsat oluşturdu.

Dış politika uzmanı Grigory Trofimchuk Nezavisimaya; ‘Ankara, Azerbaycan ve Gürcistan’ın dışında da Orta Asya ülkeleriyle etkileşimde etkinliğini keskin bir şekilde artırdı. Giderek genişleyen askeri-politik etki alanı nedeniyle Ankara ABD için daha da önemli bir ortak haline geliyor.’ tespitinde bulunuyor.

Washington, Rusya’yı Kafkas-Hazar bölgesinden çıkarmak ve İran’ın pozisyonunu güçlendirmesini engellemek için bu gelişmeleri bir sıçrama tahtası olarak görüyor. ABD uzun yıllardır hedeflediği planı için Ankara ile çalışma fırsatını değerlendirmeye çalışacaktır.”

AntiWarNews’de yayımlanan analiz M5 tarafından çevrilmiştir. Kaynak M5