Ortadoğu'da sıcak gelişmeler yaşanıyor. İsrail ile İran arasında dört gündür süren çatışmalar, bölgeyi bir nükleer felaketin eşiğine sürüklüyor. Tarafların karşılıklı saldırıları yeni bir boyuta ulaşırken, küresel aktörler de sahneye çıkmaya başladı. ABD ve Pakistan'dan gelen açıklamalar ise tansiyonu daha da artırdı.
Tahran'dan Tel Aviv'e Misilleme: Savaş Kapıda mı?
İsrail'in Tahran, Tebriz ve İsfahan şehirlerini hedef alan saldırılarına karşılık olarak İran, Tel Aviv ve Hayfa'ya yönelik roket saldırıları gerçekleştirdi. İsrail Savunma Kuvvetleri, halkı sığınaklara çekilme konusunda uyarırken, savaşın genişleyebileceği yönündeki endişeler arttı. Gerilim, her geçen saat daha fazla uluslararası müdahale riskini beraberinde getiriyor.
Trump: Barış Olmazsa ABD Müdahale Edebilir
ABD Başkanı Donald Trump, yaptığı açıklamada çatışmanın kısa sürede sona erebileceğini umduğunu dile getirdi. Ancak barış sağlanamazsa, ABD'nin bölgeye müdahale edebileceğinin sinyalini verdi. Bu açıklama, süper güçlerin aktif olarak devreye girebileceği bir senaryoyu gündeme taşıdı.
İran'dan Pakistan'a Güven Mesajı
İran Devrim Muhafızları eski komutanlarından Muhsin Rızai'nin açıklamaları ise dünya kamuoyunu sarstı. Rızai, Pakistan'ın, İsrail'in İran’a nükleer bomba kullanması durumunda aynı şekilde karşılık vereceğine dair güvence verdiğini iddia etti. "Pakistan bize, İsrail’in nükleer saldırısına nükleer karşılık vereceğini açıkça belirtti" diyen Rızai, ayrıca İslam dünyasını İsrail'e karşı birlik olmaya çağırdı.
Pakistan’dan Sert Uyarı: Bölgesel Felaket Kaçınılmaz Olabilir
Pakistan Savunma Bakanı Khavaja Muhammed Asıf da Batı'yı hedef alan açıklamasında, "Haydut devlet İsrail'e verilen destek, bölgesel bir felakete yol açabilir" sözleriyle tehlikenin boyutunu vurguladı. İsrail'den ise henüz bu iddialara dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Nükleer Hukukun Gözü Bu Çatışmada
Çatışmanın nükleer bir boyut kazanma riski, uluslararası hukuk açısından da ciddi sonuçlar doğurabilir. İşte kilit anlaşmalar ve durumlar:
TPNW (2017): Nükleer silahları tamamen yasaklayan bu anlaşma, ne yazık ki İsrail, Pakistan, Hindistan ve ABD gibi ülkeler tarafından imzalanmadı.
NPT (1970): İran’ın taraf olduğu, ancak İsrail’in dahil olmadığı bu anlaşma, silahların yayılmasını sınırlamayı hedefliyor.
Uluslararası Adalet Divanı (1996): Nükleer silah kullanımının genel olarak uluslararası hukuka aykırı olduğunu, ancak “hayatta kalma” gibi uç durumlarda gri alanlar bulunduğunu belirtti.
Cenevre Sözleşmeleri: Sivillere yönelik kasıtlı saldırılar savaş suçu kabul ediliyor; nükleer silahların yıkıcı etkisi burada ciddi ihlallere neden olabilir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM): Antlaşma tarafı olan bir ülkenin nükleer silahlarla sivil hedefleri vurması, insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilebilir.
