ABD'de New York'ta Times Square'de kiralanan billboardlara Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kötüleyen ilanları kim verdi? 

Bu kirli oyunun arkasında ne ve kimler var?

Bu soruların cevaplarıyla ilgili Habertürk yazarı Oray Eğin çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Eğin'in, "Ve FETÖ yeni liderini buldu" başlıklı yazısından öne çıkan bölümler şöyle:

-  Kapitalizmin başkentinde parasını veren istediğini koyar billboard’a. Daha birkaç ay önce Trump’a karşı birleşen Cumhuriyetçilerin kurduğu Lincoln Project’in Jared Kushner ve Ivanka Trump çiftini hedef alan ilanları vardı meydanda. FETÖ de belli ki Erdoğan billboard’uyla onları taklit ediyor. 

- Normal şartlarda yerine göre meydandaki billboard’ların günlük kirası beş bin dolarla 50 bin dolar arasında değişiyor. Yıllık bir ya da bir buçuk milyona da var. Ama bugünlerde pandemi yüzünden ayak trafiği azaldığından reklam fiyatları da düştü. Düşmese ne olur ki? En kötü Enes Kanter cebinden çıkarır, parayı bastırır.

- 2017 gibi FETÖ maddi bir krize girmiş, ABD’deki lobicilik şirketlerini bile finanse edemez hale gelmişti. 15 Temmuz sonrası Türkiye darbenin arkasında örgütün olduğu konusunda Amerika’yı ikna etme konusunda epey yol aldı. Bu durum örgütün hareket alanını da kısıtladı, karşılarında muhatap bulamayınca pek de sesleri çıkmamaya başladı. Para akışı da kesilmişti. Demek ki yeniden para bulundu, cesaretleri yerine geldi.

- Örgütte liderlik tartışması, ya da örgütün Kırık Hoca ölünce ayakta kalıp kalmayacağı gibi sorular kalmadı. Enes Kanter bugün FETÖ’nün ‘de facto’ yüzü, örgütün asıl liderinden çok daha aktif, başarılı rol oynuyor.

- Türkiye billboard’la oyalanırken CNN’de Kanter’in Kanada’nın eski Adalet Bakanı Irwin Cotler’la ortak yazdığı bir makale yayımlandı. Wall Street Journal’da birkaç hafta önce yazdığı makaleden sonra bir tane daha… Biden’a Erdoğan’la mücadele etme çağrısı yapıyorlar. Yazıda Can Dündar, Boğaziçi, HDP’yle birlikte Hidayet Karaca gibi kirli FETÖ’cüleri birlikte anıyorlar—bizzat bir FETÖ’cü bana pek çok operasyonu Karaca’nın şahsen tertiplediğini söylemişti. Ama Batı kamuoyu için bunların bir önemi yok. Türkiye’deki her türlü insan hakları ihlalini aynı sepete koymak, böylece FETÖ’yü aklamak amaç. Kanter adım adım bu algı için çalışıyor, Türk iç politikasının nüanslarını bilmeyen Amerikan devlet yöneticilerini de kolaylıkla kandırabiliyorlar. İki makaleyle birlikte Kongre’den Türkiye karşıtı iki mektubun çıkması tesadüf değil herhalde.

- Enes Kanter önceki gün Portland Trailblazers’ın galibiyetini de Ahmet Altan’a adadı. Bugüne kadar doğrudan örgütün organik üyelerine adıyordu, ilk kez hapisteki bir gazeteciyi gündeme getirdi. Kanter yarın öbür gün Osman Kavala ya da Selahattin Demirtaş gibi hapisteki isimlere de maçlar adanırsa şaşırmamak gerekir, çünkü amaç dünyayı FETÖ’nün haksız yere mağdur edildiğine ikna etmek. Örgüt başka mağduriyetler üzerinden kendisini temize çekip aklamaya çalışıyor, Kanter de bu operasyonun önderi.

- Örgütün yeni liderini bulduğuna artık ikna olabiliriz. Bugünlerde Washington’da Türkiye’yi takip eden saygın kişilerin de aklından geçen bir soru. Enes Kanter ilkokul mezunu şarlatan bir imama kıyasla Batı’nın daha kolay kabul edeceği bir tip. Etrafına gençleri toplayan ne olduğu belirsiz yaşlı bir radikal dinciye karşı genç, kağıt üzerinde eğitimli, başarılı bir figür. Üstelik Rockefeller’ın torununu sevgili yapacak kadar da “dünyaya açık.” Sıradan bir Amerikalı için “dinci” değil “dindar,” hatta “modern.” Tam Washington’ın yıllardır aradığı Ilımlı İslam işte. Dahası Kırık Hoca gibi tuhaf şifreli cümleler kurmuyor; ne uzaktan ne yakından tarikat şeyhi gibi duruyor. “İnsan hakları mücadelesi” verdiğini söylüyor, Amerikan Kongresi’ni de buna ikna edebiliyor. Kozmetik önemlidir. ABD’nin kendi topraklarında barınmasına izin vereceği, derin devletin daha fazla işine gelebilecek bir figür. FETÖ 2.0 eski sürüme kıyasla daha kolay pazarlanabilir ve daha da kullanışlı. Times Square’deki reklam panosu da bu yeni ürünün tanıtımı.

Editör: Haber Merkezi