Netanyahu, kısa süre önce serbest bırakılan 3 İsrailli esire değinerek, Trump yönetimine teşekkür etti. Ancak, İsrail’in tüm esirlerini geri almak için mücadeleye devam edeceğini belirten Netanyahu, şu sözleri sarf etti:
"Ortak bir stratejimiz var ancak bu stratejinin detaylarını her zaman kamuoyu ile paylaşamayız. Cehennemin kapılarının ne zaman açılacağını söyleyemeyiz. Ancak eğer esirlerimizin sonuncusuna kadar serbest bırakılmazlarsa, kesinlikle açılacaklar."
Ayrıca, Netanyahu, İsrail’in Gazze’nin gelecekte bir tehdit oluşturmamasını sağlamak için mücadele etmeye devam edeceğini belirterek, ABD’nin İsrail’e verdiği açık desteğin bu süreci hızlandıracağını ifade etti.
Netanyahu, Rubio ile yaptığı görüşmede, Suriye’deki Esad rejiminin çöküşünü ve İsrail’in bölgedeki güvenlik kaygılarını da ele aldıklarını söyledi. Özellikle İran’ın bölgedeki etkisini kırmak için İsrail’in kararlı adımlar atacağını belirten Netanyahu, şu açıklamalarda bulundu:
- Suriye’nin güneybatısında İsrail’e yönelik herhangi bir tehdidin önlenmesi için İsrail harekete geçecektir.
- Hizbullah’ın silahsızlandırılması gerekmektedir ve bunu Lübnan ordusunun yapmasını tercih ederiz. Eğer yapmazlarsa, İsrail gerekeni yapacaktır.
Bunların yanı sıra, Netanyahu, BM, BM İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumlarda İsrail’e karşı yürütülen “hukuk savaşına” karşı koymak için ABD ile iş birliği içinde olacaklarını açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, konuşmasında ABD-İsrail iş birliğini vurgularken, özellikle Hamas’ın yok edilmesi gerektiğini ifade etti.
"Başkan Trump, Hamas’ın bir hükümet ya da askeri güç olarak devam edemeyeceği konusunda çok net. Hamas, şiddet kullanarak tehdit oluşturan bir yapı olarak varlığını sürdürdükçe, barış imkânsız hale gelir. Bunun kökü kazınmalı, ortadan kaldırılmalı."
Rubio ayrıca, İran’ı bölgedeki istikrarsızlığın temel sebebi olarak göstererek, "Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye ve Irak’taki şiddetin arkasında tek bir unsur var: İran. Nükleer bir İran asla gerçekleşemez" ifadelerini kullandı.
