Ukrayna Parlamentosu İnsan Hakları Yetkilisi Lyudmıla Denisova, 93 Kırım Tatarının işgalci Rusya tarafından siyasi nedenlerle kovuşturulduğunu kaydetti. Kırım Haber Ajansı'nın haberine göre, Denisova, 93 Kırım Tatarından 78’inin Rusya’daki hapishanelerde tutulduğunu belirterek, 36 kişinin düzmece siyasi güdümlü davalar kapsamında hapis cezalarına çarptırıldığını, 42 Kırım Tatarının da yargılanmaya devam ettiğini aktardı.

YURTLARINI TERK EDEN KIRIM TATARLARINA DİKKAT ÇEKTİ

Denisova, Kurban Bayramı vesilesiyle sosyal medya hesabı üzerinden yayımladığı mesajda, “Bugün Müslümanlar Kurban Bayramını kutluyor! İnanç ve merhamet, manevi mükemmellik, cömertlik, muhtaçlara yardım bayramıdır. Ne yazık ki, herkes bu bayramı ailesiyle Ukrayna topraklarında kutlayamıyor.” ifadelerini kullanarak, binlerce Kırım Tatarının işgalci Rus yönetiminin zulmü nedeniyle vatanlarını terk etmek zorunda kaldığına dikkat çekti.

Kırım Tatar halkının, kendi Vatanında özgür bir şekilde yaşama hakkı için mücadele eden azimli ve iradesi kuvvetli bir halk olduğunu kaydeden Denisova, Kurban Bayramı’nın tüm Müslümanlara mutluluk, bereket ve neşe getirmesini diledi.

RUS İŞGALİNDEKİ KIRIM’DA 7 YILDIR BASKI VE ZULÜM DEVAM EDİYOR

İşgalci Rus askerleri Kırım’a ilk olarak, 20 Şubat 2014 tarihinde girdi. Altı yıl önce bugün, sabahın erken saatlerinde plakaları sökülmüş askeri araçlar ve rütbe işaretleri taşımayan silahlı milisler Kırım’ın stratejik noktalarını ve hükûmet binalarını ele geçirmeye başladı.

Rus propaganda medyalarında “Kırım Özsavunması” oldukları iddia edilen, kamuflaj giymelerinden hareketle “kibar yeşil adamlar” olarak da adlandırılan Rus askerleri ve onların yanında gezen işbirlikçi milisler, yarımadanın kontrolünü yasa dışı olarak ele geçirdi. Rus propaganda mekanizmasınca işgal, sözde “bağlanma” adı altında legalleştirilmeye çalışılsa da dünya kamuoyu bu adımı asla tanımadı.

16 Mart 2014 tarihinde kamuflajlı Rus askerlerinin silahlarının gölgesi altında göstermelik bir referandum düzenlendi. Sözde referandum daha yapılmazken Ukrayna, oy kullanımını yasa dışı ve Anayasaya aykırı olarak kabul etti. 15 Mart 2014 tarihinde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, sözde referandumu “geçersiz” olarak ilan edilmesini öngören kararı inceledi. Ancak karar, Rusya tarafından bloke edildi. Venedik Komisyonu, Avrupa Birliği ve ABD, yasa dışı yapılan sözde referanduma karşı çıktı, Kırım Tatarları boykot etti.

İşgalciler, sözde referanduma katılım oranının yüzde 84,17 olduğunu ileri sürerken, seçmenlerin yüzde 96,57’sinin “Kırım’ın Rusya’ya bağlanması için” oy kullandığın, yüzde 2,66’sının ise yarımadanın Ukrayna’ya bağlı özerklik statüsü için oy verdiği iddia edildi.

Kırım Tatar halkının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, kendi kaynaklarına atıfla, sözde referanduma gerçek katılım oranının yüzde 30-50 civarında olduğunu, Kırım Tatarlarının yüzde 99’unun oy kullanmadığını bildirmişti.

Ardından, 18 Mart 2014 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım sözde Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov, dönemin sözde Kırım Başbakanı Sergey Aksyonov ve sözde Sivastopol Belediye Başkanı Aleksey Çalıy, Kırım ve Sivastopol’ün iki ayrı birim olarak “Rusya’ya bağlanmasına” ilişkin anlaşma imzaladılar.

RUS İŞGALİYLE AÇIK CEZAEVİNE DÖNÜŞEN KIRIM

Rus işgaliyle adeta “açık hava cezaevi”ne dönüşen Kırım yarımadası, bir yandan silahlandırma hamleleriyle dünyayı tehdit eden askeri bir üs haline getirildi. Diğer yandan da işgale direnen Kırımlılar baskı mekanizmasının sürekli hedefi haline geldi. Yarımadada 2014’ten beri Rus işgalini onaylamadıklarını ifade eden ve tutumlarıyla belirten Kırım Tatarları başta olmak üzere Ukrayna’ya bağlı kalmak isteyenler, kaçırılmalarla, düzmece davalarla, keyfi baskın ve sorgularla korkutulmaya çalışılıyor.

Kaynak QHA

Editör: Haber Merkezi