''Namazınızı kılınız! Orucunuzu tutunuz! Sadakanızı veriniz! Haccınızı yapınız! Birbirinize iyilikte bulununuz! Âlimlere ve büyüklerinize itaat ediniz! Dünyaya aldanmayınız!''

İnsanların en akıllısı Allah'ü Teâlânın emirlerini yerine getirenlerdir. Hepinize Allah'ü Teâlân'ın selâm ve rahmetini, lutuf ve bereketini niyâz ederim. Haydi yâ Mu'âz, cemâ'ate namazı kıldır!

Yemin ederim ki...

Bu sözleri söyledikten sonra gözlerini yummuş, yerine Mu'âz bin Cebel'i vekil etmişti. Vefât ettiginde 58 yaşinda idi.

Mu'âz bin Cebel hazretleri cemâ'ate bir hutbe okudu. Burada buyurdu ki:

''Yemin ederim ki, Ebû Ubeyde gibi, dinine bağlı, temiz ve merhametli insanlar çok azdır. Dünyaya hiç meyletmeyen, emrindekilere hep iyiliği ve birbirlerini sevmeyi emreden bu mübârek Ebû Ubeyde hazretlerine hakkınızı helâl edin ve duâ ediniz!''

Hz. Ebû Ubeyde bin Cerrâh, fazîlet timsâli bir zâttı. Allah'ü Teâlân'ın emirlerinden dışarı çıkmazdı. Peygamber efendimize muhabbeti pek ziyâde idi. Resûlullah efendimizden aldığı bir emri yerine getirmek için, canını fedâdan çekinmezdi. Takvâ sâhibi, pek merhametli idi.

Askerlerine ve tebaasına çok şefkatli idi. Hz. Ömer, Şam'a gittiği zaman, kendisini karşılayanlara, ''Kardeşim Ebû Ubeyde nerede?'' diye sorduğunda, ''Geliyor efendim'' diyerek, gelmekte olan Hz. Ebû Ubeyde'yi gösterdiler.

Sağlığında, Cennet ile müjdelenen iki büyük Sahâbî selâmlaştılar.

Hz. Ebû Ubeyde, Hz. Ömer'e;

Buyurunuz yâ Emîr-el-Mü'min'în, diyerek, onu evine götürdü.

Hz. Ömer, Ebû Ubeyde'nin evinin içini görünce buyurdu ki:

''Nerede senin eşyan? Burada bir keçe, bir kirba gibi şeylerden başka bir şey yok. Sen emîrsin, senin burada yiyecek bir şeyin yok mu?''

Hz. Ebû Ubeyde, o'na bir zenbil getirerek, içinden birkaç lokma çıkardığında, Hz. Ömer ağlamaya başladı. Bunun üzerine Ebû Ubeyde dedi ki:

Sen bizlere, ''Kuşluk vakti dinlenmemize yetecek kadar şey bize kâfi'' demiştin.

Bu kadari da bizim için kuşluk dinlenmesine kâfidir. Bunun üzerine iyice duygulanan Hz. Ömer, buyurdu ki:

''Ey kardeşim Ebû Ubeyde, dünya herkesi değiştirdi, yalnız seni değiştiremedi.''

Bir defa Hz. Ömer, Hz. Ebû Ubeyde'nin şahsina dört bin dirhem göndermiş ve bu parayi o'na götürecek elçiye tenbih etmişti:

''Dikkat et, bakalim bu parayi ne yapacak?''

Hz. Ebû Ubeyde, bu parayı aldıktan sonra, o'nu hemen askerleri arasında taksim etti. Elçi, geri dönünce hâdiseyi anlattığında, Hz. Ömer de buyurdu ki:

''Hamdolsun ki, Müslümanlar arasında böyle insanlar var.''

Peygamberimizin huzuruna 630 senesinde, Necrân'dan bir Hyristiyan heyeti geldi. Uzun konuşmalardan sonra, Resûlullah efendimizin Peygamber olduğunu kabûl ettiler. Ve dediler ki:

Yâ Resûlallah! Ashâbından bir emîn kimseyi bizimle beraber gönder, zekâtlarımızı, vergilerimizi ona verelim!

Peygamberimiz de yemin edip, buyurdu ki:

Gâyet emîn bir kimseyi sizinle gönderirim.

Kalk yâ Ebâ Ubeyde!

Ashâb-ı kirâm, emîn olarak kimin şerefleneceğini merak ediyorlardı. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

''Kalk yâ Ebâ Ubeyde! Ümmetimin emîni işte budur!

Hz. Ebû Ubeyde bu müjdeye kavuşunca, sevincinden ağladı. Hz. Ebû Ubeyde vazifesini çok güzel yapmış, dönüşünde hazineyi altınla doldurmuştu. Dönüşünde Ashâb-ı kirâm onu karşılamaya çıktılar. Resûlullah efendimiz, Eshâbını bu hâlde görünce, gülümseyerek, onlara buyurdu ki:

''Öyle sanıyorum ki, siz, Ebû Ubeyde'nin hayli dünyalıkla geldiğini duydunuz, onu sevinçle karşılıyorsunuz!

Onlar da, ''Evet yâ Resûlallah'' diye tasdik ettiler.

Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

''Sevininiz ve sizi sevindirecek ni'metleri bundan böyle her zaman umunuz! Vallahi bundan sonra, sizin fakir olacağınızdan korkmam. Fakat sizin için korktuğum bir şey varsa, o da, sizden önce gelip geçen ümmetlerin önüne dünya ni'metlerinin yayıldığı gibi, sizin önünüze de yayılarak, onların birbirlerine haset ettikleri ve nefsaniyet güttükleri gibi, sizin de birbirlerinize düşmeniz ve onların helâk oldukları gibi sizin de mahvolup gitmenizdir.

Ebû Ubeyde bin Cerrâh hazretleri, sağ iken, Cennet ile müjdelenen on Sahâbîden biridir. ''Ümmetin Emîni'' lâkabıyla övülen yüce Sahâbînin asıl ismi, Âmir bin Abdullah bin Cerrâh'tır. Bütün gazâlarda bulundu. Çok kahraman idi.

Sevgili Peygamberimizin yanında bütün gazâlarda bulundu. Peygamber efendimizin şu hadîs-i şerîfleriyle şereflendi:

Ebû Bekir Cennettedir. Ömer Cennettedir. Osman Cennettedir. Ali Cennettedir. Talha Cennettedir. Zübeyr Cennettedir. Abdurrahman İbni Avf Cennettedir. Sa'd ibni Ebî Vakkâs Cennettedir. Sa'îd İbni Zeyd Cennettedir. Ebû Ubeyde ibnil Cerrâh Cennettedir.