HEMEN her devirde, herkes eğitim ve öğretime çok anlam yükler. Onu adeta sihirli bir değnek olarak telakki eder. Eğitim ve öğretim müfredatıyla önem kazanır. Müfredat boşsa, hurafe ise, ayrılıkçı ise, evrensel ve ilmi değilse; kendisine anlam yükleyenleri hüsrana uğratır. İyi yurttaş - iyi vatandaş yetiştirmek için de eğitim-öğretim kullanılır, devlete karşı olan anne-babayı devlete ihbar ederek kahraman olmak da eğitim-öğretimle sağlanabilir. Kusursuz cinayet işlemek de, delil bırakmadan çalmak, gasp etmek, dolandırmak da öğretilebilir. Ruh bilimcilerde bir akım var. Davranışçılık. Derler ki, ‘bize 10 çocuk verin, onların her birini, yüksek eğitimli, doktor-mühendis, yazıhane adamı, teknik adam, sanatçı, katil, hırsız olarak yetiştirelim.’ Doğrudur. İnsanların genleriyle, fıtratlarıyla sahip oldukları nitelikler bastırabilir, ya da onların kimileri öne çıkarılabilir. Belki de bu ilmi durum bilindiği için toplum mühendisliği siyasetin emrinde müfredat geliştiriyor.

Müfredata sığmayanlar

Siyasetin, yönetimin dışında, devlet için, millet için, ilim ve insanlık için, manevi kutsallar için, Yaratıcının rızası için çalışmak gerekiyor. Siyaset ve yönetimle yola çıkılabilir, onlar tarafından tayin edilir insanlar, onların takdir ettiği maaşlarıyla geçimlerini sağlarlar. Ama çalışmalarını mevzuata uygun yaptıklarında rahat ederler. İşte kutsal bilinenler için mevzuata uyarak ama daha fazlasını yapmak gerekir. İşini severek yapmak hiçbir mevzuatta yer almaz. İnsanların hayatlarını kolaylaştırmak için çaba harcamak da yasalarda yer almaz. Yapılan çalışmayı gönül işi haline getirdiğinde kişi; insan için, kutsal için, Allah rızası için çalışmış olur. Bu özellikler müfredata sığmaz.

Kimler öğretmen olmalı

Eğitim ve öğretimin en önemli unsuru muallim, öğretmen, eğitmen, eğitici. Öğretmenlik kutsal telakki edilir. Çünki sabır işidir. İmkeanlara rağmen daha fazlasını yapma işidir. Herkese ışık tutarken eriyip bitmektir. Her öğrencinin ikinci aşkı öğretmenine karşı gelişir. Öğretmeni ile özdeşleşir. Öğretmeni gibi güler, ağlar, kızar, giyinir, öksürür. O yüzden öğretmen kişilerin hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Böyle bir rolü olan insanı özenle seçmek, eğitmek ve eğitici haline getirmek gerekir. Öğretmen Liseleri ve Yüksek Öğretmen Okulları ve Eğitim Bilimleri Fakülteleri çok önem verilmesi gereken okullardır. Bunun dışında eğitilmiş kişilerin öğretmenlik yapması çok doğru bir tercih değildir. DPT ile eşgüdüm içinde öğretmen liselerine ve anılan okullara nüfus artışının gerektirdiği kadar öğrenci alınmalıdır. Mezun olan herkesin ataması yapılmalıdır. İlk okullara Öğretmen Lisesi mezunları, ortaokullara Yüksek Öğretmen Okulları, liselere de Eğitim Bilimleri mezunları öğretmen olarak atanmalıdır. Edebiyat ve Fen fakülteleri mezunları da öğretmenlik icazeti alarak, yani pedagojik şekillenmeye tabi olduktan sonra liseler için öğretmen olarak atanmalıdır. Eğitim ve öğretimde sancı o kadar kıvrandırıcıdır ki, çok sayıda makale ile, yazı ile anlatılabilir. Ama çözüm üretmek gerek. Çözüm yukarıda ipuçlarıyla değil, ayrıntısıyla veriliyor.

Köy Enstitüleri yeniden açılmalı

Köy Enstitüleri de köy, belde ve kasaba okulları için öğretmen yetiştirmek üzere yeniden açılmalıdır. Güzel bir tasarıdır. Geçmişte siyasete alet edilmiş olması onun değerini azaltmıyor. Yeniden bir kanunla bu okullar tesis edilerek ilgili birimler için öğretmen yetiştirmeye başlamakta gecikmemek gerek. Her okul, bu milletin okuludur. Bu milletin çocuklarını eğitecektir. Milletin dini, ahlakı, maneviyatı, irfanı öğretilmelidir. Haftada 6 gün eğitim yapmak gerekse bile; Kur’an okuma, hadis, siyer, fıkıh dersleri abartılmadan öğretilmelidir. İmam Hatip Okulu bizatihi bir keramete sahip değildir. Okul ismi olarak da hiç albenili gelmiyor kulağa. Yanlışta ısrar etmenin kimseye bir faydası olamaz. Her alanda pilanlı şekilde gereken okullar açılmalı ve herkes kendi yolunda en yükseğe kadar gidebilmelidir. Gidemeyen de ara eleman olarak hizmet verecektir.