Amerikan otomotiv devi Ford Motor, geri görüş kamerasında tespit edilen yazılım arızası nedeniyle 1,1 milyona yakın aracını geri çağırma kararı aldı. ABD Ulusal Kara Yolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından yapılan resmi açıklamaya göre, sorun 2021-2025 yılları arasında üretilen belirli Ford modellerini kapsıyor.
Yazılım hatası çarpışma riskini artırıyor
Ford'un geri çağırma sürecine dair yayımlanan bilgilere göre, arızanın temelinde kamera sistemine bağlı bir yazılım hatası bulunuyor. Araç geri vitese alındığında arka görüş kamerası görüntüsünde yaşanan gecikme, donma ya da tamamen görüntü kaybı, sürücünün arka alanı net bir şekilde görememesine neden oluyor. Bu da özellikle manevra ve park sırasında çarpışma riskini ciddi şekilde artırıyor.
Bu yazılım kusurunun, araç içi sürüş güvenliği standartlarını tehlikeye attığı ve bu nedenle acil bir müdahale gerektirdiği vurgulandı. Söz konusu durum, yalnızca teknik bir arıza değil; aynı zamanda araç sahiplerinin ve trafikteki diğer bireylerin can güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir konu.
1 milyon 75 bini aşkın araç etkileniyor
Geri çağırmadan etkilenen toplam araç sayısı tam 1 milyon 75 bin 299 olarak açıklandı. Bu dev rakam, olayın ne denli büyük bir üretim zinciri hatasına işaret ettiğini gözler önüne seriyor. Ford yetkilileri, bu araçların hangi modeller olduğunu ve hangi bölgeleri kapsadığını detaylı bir şekilde araç sahiplerine ileteceklerini belirtti.
Bu durum, dünya devi bir markanın dahi mühendislik kontrollerinde zaman zaman zaaf yaşayabileceğini gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde otomotiv sektörü ne kadar güçlü olursa olsun, güvenlik açıkları asla hafife alınmamalı.
Güncelleme uzaktan ve ücretsiz yapılacak
Ford Motor, sorunlu yazılımın bayiler aracılığıyla uzaktan ve ücretsiz şekilde güncelleneceğini duyurdu. Araç sahiplerinin bu süreçte herhangi bir maliyete katlanmasına gerek kalmayacak. Ayrıca firma, geri çağırmadan etkilenen sürücüleri güvenlik riski hakkında doğrudan bilgilendirecek.
Bu tür bir yaklaşım, her ne kadar geç kalınmış gibi görünse de, tüketici memnuniyetini ve marka güvenilirliğini korumak adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.