Türkiye’de yastık altı olarak saklanan yaklaşık 4.500 ton, yani 300 milyar dolar değerindeki altının ekonomiye kazandırılması için yeni bir adım atılıyor. ABD merkezli bir firmanın geliştirdiği altın kiralama sistemi, Türkiye’de uygulanmak üzere gündeme alındı. Sistemle, vatandaşların evde tuttukları fiziki altını işletmelere kiralayıp düzenli gelir elde etmeleri hedefleniyor.

Ekonomiye dev likidite hedefi
Türkiye’de yastık altı altın, uzun yıllardır ekonominin kayıt dışı rezervi olarak görülüyor. Yeni model ile bu altınların finansal sisteme dahil edilmesi, hem vatandaşlara ek gelir sağlanması hem de işletmelerin altın ihtiyacının daha düşük maliyetle karşılanması amaçlanıyor.
Altın kiralama modeli nasıl işliyor?
1. Yetkili kuruma teslim
Vatandaş altınını bankaya, rafineriye veya lisanslı aracı kuruma teslim ediyor. Gram ve ayar kaydı yapılıyor.
2. Sözleşme dönemi
Taraflar arasında 3, 6 veya 12 aylık kiralama sözleşmesi imzalanıyor.
3. Kullanım aşaması
Altın, kuyumculuk, sanayi ve rafineri sektörlerinde üretim amaçlı değerlendiriliyor.
4. Aylık getiri ödemesi
Altının türüne ve gramına göre hesaplanan kira getirisi, vatandaşa her ay TL, döviz ya da altın cinsinden ödeniyor.
5. Altının iadesi
Süre sonunda altın, vatandaşa teslim edildiği aynı ayar ve gramda geri veriliyor.
Vatandaşlar için avantajlar
Yastık altındaki altın “pasif gelir” kaynağına dönüşüyor.
Fiziki saklama, kaybolma ve çalınma riskleri ortadan kalkıyor.
Ödemeler TL, dolar veya altın şeklinde yapılabildiği için esneklik sağlanıyor.
Ekonomiye önemli miktarda altın likiditesi ekleniyor.
Sisteme ilişkin tartışmalar sürüyor
Model, dünyada örnekleri bulunsa da Türkiye’de nasıl uygulanacağı, denetim süreci ve güvenlik mekanizmalarının nasıl düzenleneceği, uzmanların dikkatle izlediği başlıklar arasında. Ekonomistler, sistemin güçlü bir yasal çerçeveyle desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
