Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü, kadınların emeğiyle geleneksel Türk el sanatlarını yaşatmaya devam ediyor. Burada eğitim alan ve üretim sürecine katılan kadınlar, hem sanatlarını icra ediyor hem de maddi kazanç sağlıyor. Lületaşından iğne oyasına, nakıştan dokumaya kadar geniş bir yelpazede eserler üreten kadınlar, el sanatlarının gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sunuyor.
Geleneksel Sanatlara Modern Dokunuşlar
Olgunlaşma Enstitüsü'nde çalışan kadınlar, geçmişten gelen sanatları modernize ederek günümüzle buluşturuyor. Sevgül Akpınar, enstitüdeki çalışmaların özellikle kadın emeğiyle şekillenmesinin kendileri için büyük bir anlam taşıdığını belirterek, "Burada yapılan işleri yenileyip, modern dokunuşlarla yeniden sunuyoruz. Hem bilgimizi tazeliyor hem de sanatımızı geleceğe taşıyoruz" dedi.
Akpınar, enstitüde kadınların el birliğiyle çalışmasının motivasyonlarını artırdığını vurgulayarak, "Burada olmak bizlere güç veriyor. Kadınların dayanışma içinde çalıştığı bir ortamda geleneklerimizi yaşatmak bizim için çok kıymetli" diye ekledi.
"Unutulmaya Yüz Tutmuş Sanatları Yaşatıyoruz"
İnci Öz, 6 yıldır Olgunlaşma Enstitüsü’nde usta öğretici olarak görev yapıyor. Geleneksel Türk el sanatlarının korunması için büyük emek harcadıklarını belirten Öz, “Burada geçmişte yapılan eserleri günümüze taşıyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı icra ediyoruz” dedi.
Öz, enstitüde yürüttükleri projelerden birinin sultanların üzerine örtülen "puşide"leri yenilemek olduğunu ifade etti. "Şu an Hafsa Sultan’ın puşidesini tekrar çalışıyoruz. Geçmişin izlerini bugüne taşıyor, eserlerimizin nesiller boyunca yaşamasını sağlıyoruz" dedi.
"Sabır ve Sevgi ile İlmek İlmek Dokuyoruz"
İnci Öz, puşidenin yapım sürecinin oldukça zahmetli olduğunu vurgulayarak, "Puşide iki kanat, bir baş ve bir ayaktan oluşuyor. Tamamlanması yaklaşık bir yıl sürüyor. Her bir ilmek sabır ve sevgiyle işleniyor. Emeğimizin her aşamasında kadın dayanışması ve el sanatlarının yaşatılmasının gururunu yaşıyoruz" dedi.
Sanatın yalnızca teknik bilgiyle değil, sevgi ve özveriyle yaşatılabileceğini dile getiren Öz, "Bu işi yaparken sadece yetenek değil, aynı zamanda büyük bir tutku gerekiyor. Sabır ve sevgi olmadan bu sanat sürdürülemez" ifadelerini kullandı.
"İğne Oyası ile Tarihi Geleceğe Taşıyoruz"
Geleneksel el sanatlarından iğne oyasına emek veren Semanur Tokat, çalışmalarını anlatırken şunları söyledi:
"İğne oyasını sadece yazma ve tülbentlerde değil, giyim ve ev tekstili ürünlerinde de kullanıyoruz. Tarihi ve geçmişi yaşatırken, el sanatlarımızı çağdaş tasarımlarla birleştiriyoruz. Bu sayede kadim geleneklerimiz modern dünyada da kendine yer buluyor."
Tokat, yapılan her çalışmanın sanatseverler tarafından ilgiyle karşılandığını belirterek, "İğne oyasının geleneksel tekniklerini koruyarak, kıyafetler, bohçalar ve farklı tekstil ürünleri üzerinde yeni yorumlar yapıyoruz. Bu sayede hem eski kültürümüzü yaşatıyor hem de yeni nesillere ilham veriyoruz" dedi.
Kadın Dayanışmasıyla Sanatın Geleceği Şekilleniyor
Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü, kadın emeğinin sanatla buluştuğu önemli bir merkez olmaya devam ediyor. Burada eğitim alan ve üretim süreçlerine katılan kadınlar, geleneksel el sanatlarını yaşatmanın gururunu taşıyor.