Hayat, Rabbe giden bir yol; İnsan bir yolcu; ömür de süresi bilinmeyen bir yolculuktur.
Birçok ayet ve hadiste İslam'ın ''sebil'' ve ''sırat-ı müstakim'' şeklinde ''doğru yol'' olarak anılması bunu gösterir.
Mümin ebedi hayata doğru yaptığı bu yolculuğunda, yoldaki işaretlere dikkat ederek vuslata erişmeye çalışır. 
Şüphesiz dünya fanidir, dünya yolculuğu geçicidir.
Bu nedenledir ki Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem, Abdullah b. Ömer'e hitaben, ''Bu dünyada gurbetteki biri veya yolcu gibi ol.'' buyurmuştur. (Buhari).
Şu halde kendisinin bu dünyada bir yolcu olduğunu kabul eden mümin, gideceği yere hangi azıkla ulaşabileceğini, oraya neler götüreceğini iyi bilmelidir.
“Siz ne yaparsanız yapın Allah onu bilir. Ahiret için azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır.” (Bakara, 2/197) ayeti, en güzel hazırlığın nasıl yapılacağına işaret etmektedir. 
Düşünen bireye gerçek yolu ve yolculuğunu hatırlatır.

BİR AYET:

Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık olarak hayra sarf edenler için Rableri nezdinde ecirleri vardır, onlar için ne korku olacak ne de öleceklerdir.
(Bakara; 2/ 274)

BİR HADİS:

Hz. Cabir (RA) Resulullah Efendimizin (SAV) şöyle dediğini rivayet ediyor: “Ey ümmü Müseyyeb, Sana ne oluyor ki, böyle titreyip duruyorsun?” diye sordu.
Dedi ki; Allah artırsın sıtmaya tutulmuş! 
Bunu üzerine Resulullah (SAV) şöyle buyurdu: 
“Sakın sıtmaya sövme çünkü o hastalık körüğün demirin pasını giderdiği gibi Ademoğlunun hatalarını gidermektedir.” (Müslim)