ERSUN Yanal bir Trabzonsporlu için hiçbir şey ifade etmeyebilir. İki kez denemiş, başarısız olmuştur. Ama bir Fenerbahçeli için Yanal ismi çok şeydir. 2013-14 sezonunda nisan ayında gelen unutulmaz şampiyonluğun mimarıdır. Yanal başarıya duyulan özlemin ete kemiğe bürünmüş halidir, bir ruhtur!
Burada kaybeden Ali Koç ve Fenerbahçe olmuştur. Başkanın gereksiz inadı pahalıya patlamıştır. Sürprizler oyunu futbolda "asla" yoktur. "Görüşmedik, görüşmeyeceğiz. Siz benim vizyonumun farkına varamadınız galiba" şeklindeki kati sözler bir yöneticinin mutlak suretle kaçınması gereken ifadelerdir. Hatadan dönmek de erdemdir. 
 
Fenerbahçe, Yanal fırtınasını arkasına alıp şiir gibi bir ilk yarı çıkardı. 344 isabetli pas kendi adına bir rekordu. Sanki oyuncular kimlik değiştirmiş gibiydi. Tabii ki Guiza'yı bile aratan Slimani hariçti. Cezayirli, bir menekşe değil, kaktüs çiçeği gibiydi. 
 
Gollerden sonraki oyuncuların hırsı, kulübedeki Ersun Yanal'ın yumruk şovları çok şeyi özetliyordu. Tribünler geçmişe gitmiş, anılarda yolculuğa çıkmış "Bir şarkısın sen" bestesine başlamıştı. 
 
Kadıköy'deki bahar havası, Emrah'ın golü sonrası Erzurum kışına döndü. Fenerbahçe kaçırmaya devam ederken, uzatmada tribünler buz kesti. Kalite yetersizse, forvetin beceriksizse ve kondisyonun da eksikse sürpriz bir gol gelebilirdi. Ve Thy, Kanarya'ya uçuş izni vermeyip acı bir fatura çıkardı. Yanal'la bir şeyler değişecek, ancak bunun kısa sürede olması mucize olurdu. Antalya maçı bu değişim için test olacaktır.