İstanbul Büyükçekmece Adliyesi’nde adli emanet memuru olarak görev yapan Erdal Timurtaş’ın yaklaşık 150 milyon liralık altın ve gümüşü çalarak İngiltere’ye kaçmasıyla ilgili soruşturmada dikkat çeken ayrıntılar netleşmeye başladı. Olayla ilgili belgeler ve kamera kayıtları incelendikçe Timurtaş’ın geçmişi, çalınan altınların gerçek sahipleri ve firarın nasıl planlandığına ilişkin çarpıcı bilgiler ortaya çıktı.
Soruşturmaya göre Erdal Timurtaş adliyede yıllar önce taşeron firma üzerinden temizlik görevlisi olarak çalışmaya başladı. Kurum içinde açılan memuriyet sınavına girerek katip kadrosuna geçti ve yaklaşık üç yıldır adliyede memur olarak görev yapıyordu. Aynı dönemde temizlik personeli kökenli birçok kişinin de memuriyete geçtiği öğrenildi.
Firarla ortaya çıkan kayıp altın ve gümüşlerin göçmen kaçakçılığı soruşturmasında ele geçirilen malzemeler olduğu düşünülürken, T24’e konuşan kaynaklar değerli eşyaların asıl sahibinin Kapalı Çarşı’da faaliyet gösteren iki kuyumcu olduğunu aktardı. Bu iki kuyumcunun Türk vatandaşlığı almak isteyen yabancılara yönelik usulsüz işlemlerle bağlantılı bir suç örgütüne para aktarılmasını sağladıkları iddiasıyla geçen eylülde tutuklandıkları belirtildi. Operasyon sırasında el konulan tüm mücevher ve kıymetli metaller adli emanete teslim edilmişti.
Timurtaş’ın görev yaptığı emanette iki kasanın da anahtarına sahip olduğu, altın ve gümüşlerin bulunduğu çuvalları günler içinde adliyeden çıkardığı tespit edildi. İşe gelmediği günlerde herhangi bir şüphe oluşmadı çünkü kurum içinde “güvenilir memur” olarak biliniyordu. Kamera kayıtlarında çuvalın taşındığı aracın yanında ikinci bir aracın daha beklediği görüldü. Her iki aracın da olaydan bir gün önce adliye çevresinde bulunduğu belirlendi. Araçlardan biri kiralıktı ve bu durum soruşturmanın ilerlemesini kolaylaştırdı. İkinci araçtaki kişinin kimliği belirlenerek İstanbul’da gözaltına alındı. Aynı kişinin Ağrı Doğubayazıt’ta bir dava dosyası olduğu ve duruşmaya katılması ihtimaline karşı özel ekip gönderildiği ancak şüphelinin mahkemeye gelmediği öğrenildi.
Timurtaş’ın firarından önce adliyede yakın çalıştığı bir memura 400 bin liraya yakın borcu bulunduğunu söylediği, olaydan bir gün sonra aynı kişiyi arayarak “Bunu yapmak zorundaydım. Beni ailemle tehdit ettiler. Borcumu ödeyeceğim.” dediği ortaya çıktı. Bu sözlerin gerçek olup olmadığı ya da suç örgütü bağlantısını gizlemek için mi söylendiği araştırılıyor.
