06 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Ortadoğu Gazetesi GÜNDEM Erdoğan: 'Kuşkusu olan imanını sorgulasın'

Erdoğan: 'Kuşkusu olan imanını sorgulasın'

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşuyor

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Tarihi adımlar atacağız

Bin yıldır olduğu gibi bugün de, hiçbir şehidimizin, hiçbir gazimizin tek damla kanı boşa gitmiyor. Bu mücadeleyi hedeflediğimiz şekilde başarıyla sonuçlandırdığımızda, Allah’ın izniyle büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda tarihi adımlar atmış olacağız. Tabii bu tablonun anlamını kavrayabilmek için önce vatan nedir, millet nedir, gaza nedir, şehadet nedir, şehit kimdir gibi soruların cevaplarını bilmek gerekiyor. Bu cevapları öğrenmenin yolu da, öyle sıradan eğitimden, kariyerden filan geçmiyor.

Bu soruların cevaplarına ancak yüreğinizde ülke ve millet sevgisi varsa, kalbiniz şehadet özlemiyle yanıyorsa, zihniniz pak ve berraksa vücudunuzun her zerresinde hissederek ulaşabilirsiniz.

Önce sağlam bir iman

Önceki günkü konuşmamda da ifade etmiştim, Kur’an-ı Kerim’de şehid; kimi yerde şahit, kimi yerde esma-i hüsnadan biri, kimi yerde örnek kişi anlamlarında tam 56 defa tekrarlanıyor. Bu ayetlerden üçünde ise doğrudan doğruya Allah yolunda canını feda edenleri tanımlamak üzere şüheda ifadesine yer veriliyor. Hiç şüphesiz, şehitlikle ilgili en önemli müjde, Bakara Suresinin 54’üncü ayet-i kerimesidir. Mealen, "Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin, zira onlar diridir, fakat siz farkında değilsiniz" emr-i ilahisinin manasını kavrayabilmek için önce sağlam bir imana ihtiyaç vardır.

Kuşkusu olan imanını sorgulasın

Peygamber Efendimizin çeşitli hadislerinde, şehidin bütün günahlarının affedileceği, kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği, cennete ilk girenlerden olacağı gibi müjdelere rastlıyoruz. Bu tablo bize, ülkemizin ve milletimizin bağımsızlığı, onuru, güvenliği için mücadele ederken can veren herkesin, özellikle de cephede son nefesini veren askerlerimizin şehit olduğunu, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösteriyor. 

Ebediyete uğurladığımız askerimizin, polisimizin, jandarmamızın ve diğer kamu görevlilerimizin şüheda makamına yükseldikleri konusunda kuşkusu olan, önce dönüp kendi inancını, imanını bir sorgulasın.

Toplumun kültürünü bilmelisiniz

"Şehitler tepesi boş kalmayacak" sözünü anlamak için de, imanın yanında, bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Merhum Arif Nihat Asya’nın o şiirini okuyup da, hala ısrarla "şehitler tepesi boş kalacak" diyen kişi, bu ülkeyi düşmana teslim etme, milletimizin boynuna esaret zincirini geçirme peşinde demektir.

Tabii, 15 Temmuz’da milletimiz sokaklarda şehit olurken mücadeleden kaçan, darbecilerin açtığı yoldan gittiği evde kahvesini yudumlayan birine bunları anlatmak elbette zordur.

Dikkat ederseniz, bu tipler bize dönüp "Türkiye’nin Suriye’de ne işi var" derken, mesela Rusya’ya, Amerika’ya, İran’a, Avrupa ülkelerine asla böyle bir soru yöneltmiyor. Çünkü bunların gözünde ülkelerimizin yürüttüğü mücadelenin zerre kadar kıymeti yoktur. Tek dertleri, buradan bir siyasi çıkar elde edebilmek, emperyalistlere şirin gözüküp kendilerine yol verilmesini sağlayabilmektir.

En güzel cevabı şehitlerimiz veriyor

Suriye tartışması, ülkemizdeki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere kadar uzandığının en somut göstergesidir. Bunlara en güzel cevabı aslında şehitlerimiz, gazilerimiz, şehit yakınlarımız ve milletimiz veriyor.

Bir şehidimiz, "Sizden ricam sakın Suriye’de ne işimiz var diyenlerden olmayın, gittim gördüm, tam da olmamız gereken yerdeyiz" mesajını verirken, karşımızdaki zihniyetin sefaletini tasvir ediyordu.

Bir şehidimizin babası, "Soğan, patates dediler ekonomimize saldırdılar. Biz o soğanı patatesi yemeden yaşarız, ama vatansız yaşayamayız" diyordu.

İdlib şehitlerimizden birinin ağabeyi, cenaze merasiminde, "Canımız feda olsun, yeter ki vatan millet sağ olsun, ezanımız dinmesin, bayrağımız inmesin. Başka bir derdimiz yok bizim" diyerek metanet gösteriyordu.

Bir başka şehidimiz hayattayken, "Biz 7 yaşında yağmurun altında, soğuktan titreyerek, ‘varlığım Türk varlığına armağan olsun’ derken şaka yapmıyorduk" mesajını paylaşıyordu.

Bölgede görev yapan bir kahramanımız, devre arkadaşına, "Sen demiyor muydun köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek evladır diye… Bu iş şu aşamada bitirilmezse oyun büyük. Sana vasiyetimdir, olur da görüşmemiz mahşere kalırsa, bizi bahane edip kaos çıkarmaya çalışan conconları cenazeme sokarsan, hakkımı helal etmem" mesajı gönderiyordu.

Sokakta kendisine mikrofon uzatılan bir teyzemiz, "Yılan gelmiş, düşman gelmiş bağrımıza girmiş, evimizin içerisine… Biz Suriye’ye gitmezsek, Türkiye’yi taksim ettiler" diye, sözde aydınlarımızın gösteremediği feraseti ortaya koyuyordu.

Bunun gibi daha binlerce, milyonlarca örnek var.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *