Yunus  emre  hazretleri  şöyle  buyurur:  ''  

Dervişlik  olaydı  taç  ile hırka,

Biz  dahi  alırdı  otuza  kırka.

Dervişlik;  ruhsuz  şekillerden  ve  mana  derinliği  bulunmayan  bazı  sembol  ve  hareketlerden  ibaret bir  merasimler  manzumesi  değildir.

Dervişlik ;  kalbi  mamur  etmektir.

Hadis-i  şerifte  şöyle  buyurulu;  ''  Hiç  şüphesiz ki,  Allah  teala  sizin  bedenlerinize  ve  suretlerinize  bakmaz;  

ancak  kalplerinize  nazar  eder. (Müslim).

Bu itibarla,  dış  görünüş  ve  kılık  kıyafet,  kişiyi  derviş  yapmaz.  Zira marifet  ve  keramet  dervişin  hırkasında,  tacında  yahut  diğer  sembolik

eşyalarında  değildir.

Dolaysıyla  dış  görünüşe  ehemmiyet  verirken,  iç alemi  ihmal  etmemek  gerekir.

Çünkü  bir  zarfın  değeri,  mazrufundan  dolayıdır. Yani  içi  boş  bir  zarfın  dışı  ne  kadar  süslü  olursa  olsun,  bir  kıymet  ifade  etmez.

Ası kıymet;  zahir  ve  batın  şekil  ve  ruh  madde  ve  mananın  dengeli  bir  ahenkle  mezcolmasındadır.

Yunus  Em re  şöyle  buyurmaktadır ;  

Dervişlik  dedikleri, hırka  ile,  taç  değildir;

Gönlün derviş eyleyen,  hırkaya  muhtaç  değildir.

Bayezid'i   Bistami hazretlerine müritlerinden biri; 

Efendim   kürkünüzden  bir parça verseniz de  teberrüken  üzerimde  taşısam  der.

Evladım,  sen  adam  olmadıktan  sonra  Bayezid'in  kürküne  değil,  derisni  yüzüp  içine  girsen  fayda  vermez, der

Nitekim  tarih bıyunca  tasavvufun  toplum  nezdindeki  itibarından  istifadeyle  kendilerine  itibar  devşirmek  isteyen  din tüccarları  

ve  maneviyat istismarcıları  da  ortaya  çıkmıştır.