İşittiğime göre adil bir hükümdarın iki yüzüde astar bir elbisesi varmış.

Birisi ona demiş ki...;

Ey  bahtiyar padişah,, Çin kumaşından bir elbise diktir kendine. Hükümdar demiş ki..

Elbise insanın vücudunu örtmesi ve rahat ettirmesi içindir. Bundan fazlası süs ve lükstür. Ben halktan vergi alıyorsam tacım, tahtımı ve kendimi süslemek içn almıyorum ki, kadınlar gibi süslenirsem düşmanı def için erkekliğim nerde kalır..?

Benimde çok isteklerim ve heveslerim var. Ama hazine yalnız benim değildir ki, hazineler asker içindir.

Eğlence ve süs için, törenler için değil, hükümdarlarından memnun olmayan asker düşmanlarına karşı sınırları koruyamaz.

Hırsız veya düşman, köylünün bir merkebini alıp götürse padişah nasıl ve ne hakla ahaliden vergi toplayabilir..

Düşman milletin merkebini ve hükümdarda vergi diye haraç alır gibi parasını alırsa bu taçla tahtın ne itibarı kalır..?

Düşküne cefa etmek insanlık şanına yakışmaz. Karıncanın önünden dane kapan kuş alçaktır.

Millet ağaca benzer. Ona iyi bakarsan meyvesini alır yersin. Sakın ağacı kökünden çıkarma. Bu bir zulümdür. Ve zararı senin kendindendir. Bir kimsenin kendi kendisine zarar vermesi ise, budalalıktır. Eli altında bulunanlara eziyet etmeyen kimse gençliğinden ve bahtından fayda sağlayabilir.

Elin altındakiler ister maiyet, erkanın olsun, ister halk olsun bedbaht ve perişan olursa, onların bedduasından kork.

Bir yeri yumuşaklık ve iyi muamele ile almak mümkünse kimsenin burnunu kanatmamaya gayret et.

Erlik adına söylüyorum, baştan başa bütün yeryüzünün sltanatı yere damlayan bir damla kana değmez.