Cuma günü Hayatta Beşiktaş Radyosu'nda Orhan Can'ın konuğu olduk.

Ne yalan söyliyeyim; geçen haftaya kadar böyle bir radyodan haberim yoktu.

Varlığını öğrenince sevinmedim dersem yalan olur.

Sadece Beşiktaş'ın değil, her kulübün, her sivil toplum örgütünün, sesini duyurup taraftarlarını ve camiasını bilgilendirmek için böyle kuruluşlara ihtiyacı var.

Çağımız iletişim çağı.

Maalesef "Doğru haber, ilkeli ve düzeyli yorum" alma imkanı ise özellikle Beşiktaş'ta çok kısıtlı.

Bir Beşiktaş televizyonu vardı. Olağanüstü berbat yönetimi yüzünden kapandı. Dönemin kulüp yönetimi televizyonun yönetimini düzeltmek yerine, "Zaten biz de seyretmiyoruz" dedi ve ekranı karartı. Böylece Beşiktaşlıların kendilerini buldukları tek kanal da tarihe karıştı. Oysa iyi bir yönetim, planlı yapılanma ile 25 milyon yandaşı olan bir kulübün televizyonu bir kaç milyon izleyiciye ulaşabilir, kendini yürütebilir, hatta kazanç bile sağlayabilirdi.

Neyse...

Televizyonunu da kapatarak taraftarlarıyla arasındaki bağı da kopartmaya kalkanların imdadına hayatlarını Beşiktaş'a adamış bir avuç insan yetişti.

Programda Orhan Can'la sohbet ederken gelen sorulardan ve yorumlardan olağanüstü bir ilgi olduğunu gördük.

Su kaynağının üstüne taş koyarsanız, başka yerden sızar. Kapatmaya kalkarsınız, 50 metre ileriden çıkar. Yolunu bulur kendiliğinden; akar, akar!

Hayatta Beşiktaş Radyosu da böyle işte.

Beşiktaşlıların seslerini duyurabilmeleri için bir çıkış yolu.

Düşünenleri, kuranları, özveriyle emek verenleri kutlarım.

Koca camianın sesini keseceklerini sananların da aklına şaşarım!

Çünkü;

BEŞİKTAŞ HAYATTIR, HAYAT DA BEŞİKTAŞ.