İnsanoğlu kendini temize çıkarmak, ayıplardan ve kusurlardan beri olduğunu göstermek ister.

Ayıp ve kusurlarını görmek nefse zor geldiğinden nefis kolay olanı tercih eder ve kusuru hep başkasında arar.

İnsanların gizli hallerini araştırmayı yasaklayan Hz. peygamber (SAV) “Müslümanların ayıplarını, gizli hallerini araştırmaya kalkışırsan onları ifsad etmiş olursun” buyurarak kusur arayan kimsenin günahların yayılmasına aracılık yapmak gibi büyük bir günah yüklendiğini haber vermiştir.

İnsanoğlu hatadan, günahtan ve kusurdan hali olmaz.

Her nefis kendi kusuruyla meşgul olsa ve onları düzeltmeye çalışsa başkalarının ayıplarını araştırmayana fırsat  bulamaz.

Ayrıca ayıp ve kusurlarımızın affedilmesi için kendi hatalarımızla yüzleşerek, kardeşlerimizin hatalarını örtmeliyiz.

Zira, Hz. Peygamber (SAV) buyurdu ki “Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da kıyamet günü o kimsenin ayıplarını örter.” (Ebu Davud)

BİR AYET:

O, görüneni de görünmeyeni de bilir; O, büyüktür, yücedir. Sizden, sözü gizleyenle onu açıkça söyleyen, geceleyin gizlenenle gündüzün yürüyen O'na göre eşittir. (Rad; 13/ 9-10)

BİR HADİS:

Ebu Hüreyre (RA) Peygamber Efendimizden (SAV) şöyle rivayet etti: 

“Canım kudret elinde olan Allah'a kasem olsun ki, siz hiç günah işlememiş olsaydınız,
Allah sizi alır, yerinize günah işleyip Allah'tan af ve mağfiret dileyecek bir toplum getirir de onları bağışlardı.” (Müslim)