Irak’ta Salı gününde başlayan protestolar da; 16 yıl önce Saddam Hüseyin’nin de devrildiği savaştan bu yana Irak’ta en yaygın ve en kanlı olanı yaşanıyor. Pazar günü itibariyle en az 105 ölü ve 6.100’den fazla kişinin yaralanmasına neden olan beş günlük gösterilerin ardından, ülke de ciddi bir huzursuzluk hâkim. Son olarak Bağdat Valisi Felah el-Cezairi istifa ettiğini açıkladı. Gösteriler, işsizlik, yolsuzluk ekonomi ve yaşam koşullarının kötüleşmesine karşı yapılıyor.

Sunniler destek vermiyor

Protestolar, Bağdat ve güney Irak’taki Şii nüfusunun çoğunluğunun merkezinde yer aldı. Göstericilerin öfkesi hem hükümete, hem de Şii mezhep partilerine yönelikti. Gösteriler, büyük ölçüde Irak’ın Şii bölgeleriyle sınırlı kaldı; Anbar Bölgesi ve Musul’un Sünni nüfuslu bölgelerindeki destek ifadeleri, küçük protestolar ve açıklamalarla sınırlı kaldı. Dolayısıyla Irak’ta gösterilerin toplumsal ayağında Şii-Araplar ile Şii- Perslerin bir nüfuz mücadelesi olduğunu belirtmeliyiz. Yani gösterilere Sunni toplum destek vermiyor.

Yaşam standartlari yok

Irak Başbakanı Abdulmahdi büyüyen ayaklanmayı bastırmak için, sokağa çıkma yasağını kaldırdı. İşsizlere yardım etmek için 65 milyon dolarlık bir yardım paketi açıkladı. Ayrıca, Irak’ın güneyinde küçük de olsa toprak dağıtımı yapıldı. Yoksullar için 100.000 konut sözü verdi. Ancak bu vaatler, yozlaşmış siyasetçilere güvensizlikten ötürü ciddiye alınmadı. Irak toplumu, otuz yıllık ABD savaşları, ekonomik ablukalar ve işgal yüzünden; eğitim, sağlık,altyapı, sosyal hizmetler ile yaşam standartları yerle bir oldu.

Gelirler halktan çalınıyor

Dünyanın en büyük, 5. ham petrol rezervine sahip ülkesi olan Irak, her ay 6 milyar dolardan fazla petrol geliri elde ediyor. Ancak bu servet; Iraklı dar bir finansal seçkin, yozlaşmış politikacılar ve yandaşları ile birlikte paylaşılıyor. Irak’ın petrol üretimi, son on yılda neredeyse iki katına çıkarken, petrol kazancı ayda 6-7 milyar dolara yükselirken, bu servet Irak’taki 40 milyon insanın yaşam koşullarını düzeltmek için kullanılabilecekken, bütün gelir Irak halkından çalınıyor. Aşırı yoksulluk içindeki Iraklıların dörtte biri, günde 2 dolara yaşıyor. Ülkedeki sosyal eşitsizlik, eşi benzeri görülmemiş seviyelere yükseldi. Dolayısıyla Abdulmehdi Hükümeti, sosyo-ekonomik sorunlardan ötürü bir barut fıçısının üzerinde oturuyor.

Erken seçim kaçınılmaz

Gösterilerin patlamasının perde arkasında ise, Irak ordusundaki İran destekli Şii milis unsurları ile bu gruplarla görüş ayrılığındaki Irak terörle mücadele kuvvetler komutan yardımcısı Orgeneral Abdulvahab el-Saadi’nin görevden alınması yatıyor. Çünkü Irak Hükümeti, Haşdi-Şabi başta olmak üzere İran destekli Şii grupların, Irak ordusu emri altına girmesini istiyor. İran destekli gruplar ise, bağımsız ve başıboş bir pozisyon alarak Irak Ordusunun emri altına girmek istemiyor. Haliyle bu durum, İran siyasetinin Irak’ta azalmasına yok olacak. Sadr Hareketi lideri Muktada es-Sadr, bir dönem desteklediği Abdulmahdi hükümetini istifaya çağırdı, erken seçim çağrısı yaptı.

Denge politikasi

Başbakan Abdulmahdi, Baasçılıktan Stalinist Irak Komünist Partisi’ne, Irak İslam Yüksek Konseyi’ne (ISCI) evrimleşen bir siyasi kariyerin ardından, ABD işgalinde kurulan ilk kukla hükümetinde maliye bakanı olarak yöneticilik yaptı. Bugün Abdulmahdi, yönünü Çin, Rusya ve Alman endüstrisine çevirmiş durumda. ABD, kukla başbakanın bu siyasetinden rahatsız. Son olarak Alman Savunma Bakanı Von der Leyen’in Ortadoğu ziyaretinde, Erbil ve Bağdat’ta ikili anlaşmalar yapması, Almanya’nın Irak’ta askeri açıdan genişleyeceğini gösterdi. Zira Almanya Ortadoğu politikasının merkezine Irak’ı aldığı gibi kamu binalarının yeniden inşası, askeri eğitim, ağır silah donatısı ve istihbari paylaşım noktalarının geniş bir stratejiye sahip.Üstelik bu siyaseti/ ticareti Erbil ve Bağdat dengesini gözeterek yapıyor.

Arkasında ABD var

Sonuç olarak Irak, bir iç savaş da dahil olmak üzere, ciddi bir sosyo-ekonomik temelli çatışmanın ortasında. Özellikle Abdulmahdi hükümetinden rahatsız olan ABD ve İsrail bloğunu da düşündüğümüzde, Irak Silahlı Kuvvetler içerisinde bir değişim yaşanacağı ve bu değişimin hedefinde Abdulmahdi’nin ABD karşıtı politikalarının hedefleneceği aşikar. Zira 5 ay içinde; Sudan, Hong Kong, Mısır, Suudi Arabistan, Ekvator, Cezayir gibi ülkelerde yaşanan sosyal hareketlerden, ABD ile Küreselci blok arasında ciddi bir savaş yaşandığını görüyoruz. Bu bağlamda Irak’ta yaşanan gösterilerin arka planında ABD’nin Abdulmahdi hükümetini devirmek isteği yatıyor.