İslâmî dönemde şehircilik alanındaki ilk düzenlemeler Resûl-i Ekrem tarafından hicretten sonra kendisine nisbetle “Medînetü’rresûl” adını alan Yesrib’de yapıldı.

Yesrib’de ibadetin yanında başta eğitim ve öğretim olmak üzere adalet hizmetleri, kamu idaresi ve diğer işlere yönelik hizmetlerin yürütüldüğü Mescid-i Nebevî’yi inşa ettirerek ileride kurulacak müslüman şehirleri için cami merkezli şehir modelini başlatan Resûlullah, şehirde siyasî ve idarî durumu yeniden düzenleyip müstakil bir devlet kurmanın yanı sıra bir çarşı pazar yeri belirlemek suretiyle ekonomik hayata çeki düzen verdi.

Mescid-i Nebevî dahilinde beytülmâl şeklinde kullanılacak bir oda tahsis etti. Ayrıca Baki’ mevkiini mezarlık olarak kararlaştırdı. Hz. Ömer zamanında idarî işler için mescidin yakınında dârülimâre denilen bir binanın inşa edilmesiyle şehir planı cami etrafında şekillendi.

Daha sonraki dönemlerde şehrin fizikî yapısına ilâve edilen her türlü dinî, sosyal ve kültürel bina caminin merkezîliğine göre düzenlendi. Mahalle mescidleri de mahallelerin merkezi durumundaydı.

Mekke’nin fethi üzerine Hz. Peygamber burada siyasî ve idarî düzenlemeler yaptı; Attâb b. Esîd’i valiliğe, Saîd b. Saîd’i çarşıyı kontrol görevine getirdi; Muâz b. Cebel’i yeni müslüman olan Mekkeliler’e Kur’ân-ı Kerîm’i ve dinî esasları öğretmekle vazifelendirdi.

Resûl-i Ekrem’in Mekke’deki bu görevlendirmeleri diğer şehirlerde aynen sürdürüldü.

Resûlullah’ın Medine’de ve Mekke’deki uygulamaları ardından gelecek idareciler için bir örnek teşkil etti.

Fetihler sırasında ele geçirilen veya yeni kurulan İslâm şehirlerinin Medine’ye benzetilmesine özen gösterildi.

Öte yandan İslâmiyet’in yayılışına paralel olarak hızlı bir şehirleşme süreci başladı; çoğunluğu göçebe hayat süren Arap kabileleri bu şehirlerde yerleşik hayata geçti.

VII-XI. yüzyıllar arasında İslâm dünyasında şehirleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte ekonomi ve medeniyet alanında olağan üstü gelişmeler meydana geldi.

İslâmiyet’le birlikte başlayan bu hareketlilik sayesinde İslâm coğrafyası dünyanın çeşitli bölgelerindeki üretim alanları için bir çekim merkezi haline geldi, böylece ülkeler arası ticarî ve kültürel ilişkilerin meydana gelmesine zemin hazırlandı.