Muhterem Evlatlarım! “Hazret-i Ömer gibi bir Başbuğ” diye Mustafa Kemal Paşayı gösteriyor ve kendileri de Paşaya yönelerek: ‘’Muhterem Paşa Hazretleri; Şu görmüş olduğunuz Türk evlatlarının heyet-i umumiyesi başta ben olmak şartıyla şu andan itibaren size biat etmiş bulunmaktayız.

Vatan ve milletimizin refah yolunu buluncaya kadar sizlerle el birliği yapacaklarına söz veriyoruz,” diye hitabelerine son veriyor. Abdurrahman Kamil Efendi, güzel ve etkili konuşmasıyla halkı coşturdu.

Camiyi dolduran cemaat konuşmanın etkisiyle, vatanın içinde bulunduğu şartlardan kurtulması için dualarda bulundular. Bu arada vaizi dinleyen Mustafa Kemal Paşa da rahat bir nefes almıştı.

Zira “Paşa böyle bir töreni Havza’da da tertiplemek istemişti. Fakat vaiz korkudan kaçmıştı”. Amasya’da emekli müftü Abdurrahman Kamil Efendi aldığı ilhamla memleketin içine düştüğü durumu halka anlatmıştı.

Hem de açık bir dille ve korkusuzca. Ertesi günü Selağzında meydanında ki Atik-i Ali mektebinde toplanan Amasyalılar, “Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ni’’ kurdular. Bu cemiyetin ilk maddî yardımı yine Abdurrahman Kamil Efendinin bir mendil içinde Mustafa Kemal Paşaya verdiği beş altın oldu.

Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk, 24 Eylül 1924 tarihinde Amasya’da şerefine verilen bir ziyafetin sonunda, sözü Milli Mücadele’ye getirip “baba” diye hitap ettiği Amasya Müftüsü Abdurrahman Kamil Efendi hakkında şu sözleri dile getirmiştir: “Efendiler! Bundan beş sene evvel buraya geldiğim zaman bu şehir halkı da, bütün millet gibi, hakiki vaziyeti anlamışlardı. Fikirlerde karışıklık vardı. Dimağlar adeta durgun bir haldeydi.

Ben burada birçok zevatla beraber, Kamil Efendi Hazretleriyle de görüştüm. Bir cami-i şerifte hakikati halka izah ettiler. Efendi Hazretleri halka dediler ki; ‘’Milletin şerefi, haysiyeti, hürriyeti, istiklali hakikaten tehlikeye düşmüştür.’’

Bu felaketten kurtulmak, icap ederse vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Padişah olsun, halife olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun, hiçbir şahıs ve makamın mevcudiyetinin hikmeti kalmamıştır. Tek kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya hakimiyeti ele alması ve iradesini kullanmasıdır. İşte Efendi Hazretlerinin bu yol gösteren vaa’z ve nasihatinden sonra herkes çalışmaya başladı. Bu münasebetle Müftü Kâmil Efendi Hazretlerin itakdirle yad ediyorum. Ve genç Cumhuriyetimiz, bu gibi ulema ile iftihar eder.”