Millet İttifakı'nın Büyük İstanbul Mitingi, Maltepe'de yapıldı.

Katılımın yoğun olduğu mitingde Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener, DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş konuştu.

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Birlikte mücadele ettiğimiz zaman Türkiye'nin çözülmeyecek sorunu yoktur. Az önce genel başkanlarımızı, Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlarımızı dinlediniz. Ortak akılla yola çıktık. Türkiye Cumhuriyeti bir kişiye teslim etmeyeceğiz. Beraber ve birlikte yöneteceğiz. Akılla, bilgiyle yöneteceğiz. Birikimle yöneteceğiz, ahlakla, erdemle yöneteceğiz. Bu ülkeyi sözüm söz baharı getireceğim baharı, huzuru getireceğim huzuru, herkesi kucaklayacağız, hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Benim saray merakım yok, 6 liderin de saray merakı yok. Sizler gibi yaşıyorum. Sizler gibi yaşamaktan da onur duyuyorum. Allah nasip eder sizlerin oylarıyla Cumhurbaşkanlığı konutuna oturduğumda yerimiz Çankaya olacak. Söz verdim, en geç 2 yıl içerisinde bütün Suriyeli, Afganlı kardeşlerimizi ülkelerine uğurlayacağız. Staj ve çıraklık meraklanmayın, gayet iyi biliyorum, çözeceğim. Çalıştınız, kazandınız, prim yatırmadılar. Her hakkı teslim edeceğim. Her hukuku uygulayacağız. Benim Cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları bilmenizi isterim. Birincisi 5'li Çeteler. Yuh çekmeyin, sandığa gidip oy kullanın. Yuh çekmek kolayı, zor olanı sandığa gitmek. Sandığa giderken bir arkadaşını beraber getirmek. Cumhur İttifakı'na geçen seçimlerde oy veren birisini ikna edeceksiniz. O zaman gerçek anlamda her bir birey görevini yapmış olacak. Yüzbinlerden söz aldım. 5'li çetelerin yurt dışına paraları nerelere getirdiklerini biliyorum. Amerika'da gökdelenler yaptığını biliyorum. Muhammed Ali Clay'ın çiftliğini nasıl satın aldıklarını biliyorum. Tamamını ama tamamını son centine kadar alıp getireceğim, bu millete vereceğim. Sadece bir işlemden 1 milyarın nasıl götürüldüğünü Meral hanım söyledi. Onların tamamını kuruşu kuruşuna getireceğim ve size vereceğim. Kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem. Onlar diyorlar mı, kul hakkı yemeyeceğiz diye. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getireceğim. Beni hiç sevmeyen ikinci grup uyuşturucu baronları. Söz veriyorum kökünü kazıyacağım. Uyuşturucu baronlarına da bir şeydiyemiyorlar. Neredeyse kucaklaşacaklar. Bu ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Bu ülkeye baharı, huzuru getireceğim. Asla ayrımcılık yapmayacağız. 85 milyonu kucaklayacağız. 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım, hizmet edeceğim. Hiçbir ayrım yapmayacağım."

Karamollaoğlu da şu ifadeleri kullandı:

"Ortaya koyduğunuz tabloda inşallah 14 Mayıs'ta mührü Millet İttifakı'na vereceğinizi görüyorum. 15 Mayıs yeni bir dönemin başlangıcı, Sayın Kılıçdaroğlu'nun da Cumhurbaşkanlığı'nın tescili olacak. 6 siyasi parti olarak bir araya geldik. Ülkemizin son 21 yıllık içine sürüklendiği sıkıntılardan kurtarabilmek için. Sıkıntılarınızı biliyoruz. Bu sıkıntılara derman olacak çalışmaları hazırladık. 15 Mayıs'tan sonra bunları tatbikata başlayacağız. Bizim derdimiz sizin derdinizle dertlenebilmek. Biz sadece vaatte bulunmuyoruz. Çok farklı programları olan 6 siyasi parti genel başkanları olarak bir araya geldik, meselelerimizi mütalaa ettik, komisyonlar kurduk ve çözümüzü açıkladık. Gizli kapaklı bir şeyimiz yok. Mağdur olan kim olursa olsun, siyaseten bizle aynı düşünceleri paylaşmasa bile onun derdini kendi derdimiz bileceğiz. Herkesin dert babası olacağız. Bir depreme bile bugünkü sistemden dolayı 2 gün geç müdahale eden bu iktidar mutlaka değişmesi gereken bir yapı haline geldi."

Mansur Yavaş'ın sözleri de şöyle:

"Sevgili İstanbullular seçime gediyoruz. Fakat nasıl bir seçim anlamadık. 21 yıllık iktidar tankları, tüfekleri gösteriyor, gemileri gösteriyor. Seçim mi yapıyoruz; savaşa mı hazırlanıyoruz belli değil. Bu eserlerin hepsi bizim eserlerimiz, gurur kaynağımız ama 14'ünden sonra insanlar şununla karşı karşıya kalacak kiracı, ev sahibi, kredi kartları, pahalılık, enflasyon, uyuşturucu, mülteci bu sorunlarla karşı karşıya kalacak. Ama bunların konuşmasını istemiyor. Hesap vermekten korkuyorlar. Ankara'da yolsuzluk dosyası savcılıkta bekliyor. ANKA Park dosyası halen bekliyor. İstanbul'da benzer hadiseler var. Türkiye'nin her yerinde var. Bunların konuşulmasını istemiyorlar. Dolayısıyla 14 Mayıs'tan sonra hukukun üstünlüğü yerini bulacak. 6 siyasi genel başkanı yanyana geldi. 2 yıl uğraştı ve uzlaştı. 25 yıldır hiçbir yönetim görmeyen 11 millet ittifakı büyükşehir belediye başkanlarını göreve getirdi ve aradaki farkı anladı. Ankara, İstanbul ve diğer 11 büyükşehirde halk bize bu fırsatı verdi. İnşallah bu şekilde fırsat verilirse Türkiye nasıl tatlı dille yönetilir, nasıl şeffaf olunur hepsini göstereceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'nın bütün mensuplarını suçluyor. Bugün seçime girerken ilk defa hepimizi kucaklayan bir mesaj attı, oy versin vermesin herkes bizim vatandaşımız gibi bir şey oldu. Çok şaşırdık. Uzun yıllardır sayın Cumhurbaşkanımızın ağzından böyle güzel şefkatli cümle kurmamıştık. Bugün Aydın'da konuştum 'İlk defa şefkatli cümle kurdular' dedim. Uçağa bindim gördüm ki, hepimizi seçimlerde mezara gömeceklermiş. Ne diyeyim ben? O versin vermesin herkesin cumhurbaşkanı olacak bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Gençlerini azarlamayan, gençlerden akıl alan, onları dinleyen, aynı şekilde vatandaşını da her türlü talebi, konforlu yaşamı kendisinden istemesini hak gören bir anlayışla inşallah 14 Mayıs'ta sandığa gidiyoruz ve birleşe birleşe kazanıyoruz."

Ekrem İmamoğlu ise şu ifadeleri kullandı:

"İstanbul mitingleri Türkiye'nin tarihini değiştirmiştir, değiştirmeye de devam edecek. Göreceksiniz yıllar sonra arkadaşlarınıza anlattığınızda gelmeyenler size diyecekler ki 'keşke ben de orada olsaydım' diyecekler. Tarihi bir buluşma yaşıyoruz. Bu muhteşem tablo gösteriyor ki, Türkiye değişiyor dostlar. Sevgili hemşehrilerimiz aramızda kalsın; kazanıyoruz, Türkiye kazanıyor, milletimiz kazanıyoruz, birliğimizi, kardeşliğimizi, geleceğimizi kazanıyoruz, barışı, sevgiyi kazanıyoruz. Bundan 4 yıl önce bir yargı darbesiyle karşı karşıya kalmıştık. Ben genelde yuhalamayın derim ama bu kararı alanın yuhalayın kardeşim. Bu demokrasi tarihine o kara lekeyi vuranları yuhalayalım ki bir daha kimse buna cesaret edemesin. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler seçimi iptal ettirmişlerdi. O gün 'utanmadan sandıktan biz çıkmazsak o seçim geçerli sayılmaz' dediler. Sonra millet onlara öyle bir demokrasi attı ki, tam bir Osmanlı tokadı yerle bir etti. Biz onlara milletçe şunu öğrettik; tek tek oyları saymayı öğrettik. Saygı duyacaksınız kardeşim. 23 Haziran'da 806 bin oy farkını millet onlara tek tek tek saydırdı. İşte 14 Mayıs'ta da milyonlarca oy farkını onlara tek tek saydırmaya hazır mıyız? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü altı dolu dolu bir sözdür. Bu millet canını feda etmiştir egemenliğin millete ait olması için. Millet her gün yaratıcı bir slogan buluyor maşallah. Güle güle kardeşim güle güle. Evinize yollayacağız sizi evinize. Biz kadına, çocuğa, saygılıyız asla dokunmayız. Biz annemizden babamızdan bu ahlakı aldık. Sevgiyle büyütüldük, Allah kalbinde sevgi olmayana sevgi bahşetsin, sevgi versin. Bizim kaybedecek bir günümüz yok. Bugünün işini yarına bırakmayacağız. O yüzden bu işi ilk turda bitirmek farzdır. Artık bu ülkede 'ben' devri bitecek 'biz' dönemiz 'milletimiz dönemi' başlayacak. Bu memlekete güneş bir başka doğacak. Size söz 15 Mayıs sabahı kalktığınızda, uyandığınızda içinize böyle derin bir nefes aldığınızda diyeceksiniz ki 'mis gibi demokrasi kokuyor, mis gibi cumhuriyet kokuyor, mis gibi eşitlik kokuyor'. Milletin kardeşliğini, çocukların neşesini hissedeceksiniz."

Babacan'ın sözleri de şöyle:

"Ülkemizin her yerinden yükselen demokrasi çığlığını İstanbul'a getirdik. Demokrasi çığlığını tüm dünya duyuyor. Tüm dünya izliyor. Sağcı solcu demeden, sünni alevi demeden hep beraber daha fazla demokrasi diyecek miyiz? Hep beraber, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu 13. Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? TBBM'de çoğunluğu sağlayacak mıyız? Sözümüzü aldık.
Pahalılığı, yolsuzluğu en iyi bilenlersiniz. Hey gidi İstanbul. 2010'da İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmuştu. Yaptığımız reformlarla yapmıştır. Ülkeyi şimdi getirdikleri noktaya bakın. 200 liralık banknotun hikayesini anlatayım. 2009 yılında tedavüle çıktı. Kaç dolar ediyordu, 134 dolar ediyordu. Bugün ne kadar, 10 dolar bile etmiyor. Döviz bürosunda 20,5 oldu. Herkesin cebindeki 200 liranın 134 dolar iken 9 dolara düşüren yani 124 doları kim çaldı? Herkesin cebindeki 200 liradan 124 doları kim çaldı?

Bu enflasyon tam baş belasıdır. Ekonomiyi kötü yönetirseniz yüksek enflasyona mahkum edersiniz. Türkiye'de kurum kalmadı. Patates soğan diyoruz. Gerisini siz tamamlarsınız. Her şey tek bir kişinin keyfine bağlı, ülkenin ekonomi politikası yok, zır cahillik var. Devlet kadroları bir kişinin oyuncağı oldu. Endişeye mahal yok. Türkiye'yi hızla düzlüğe kavuşturacağız. 2002'de başardık şimdi çok daha iyisini yapacağız. İlk 1 ayda kurumları ayağa kaldıracağız, 6 ayda kriz iklimini sona erdireceğiz, 2 yılda enflasyonu tek haneye indireceğiz.

Merkez Bankası'nın bağımsız ve itibarlı kurum olmasını sağlayacağız. Hızla toparlanacağız, endişeye mahal yok. Türkiye 1'den büyüktür. Güveni nasıl kazanacağız, 8 madde: Yalan yanlış işler yaptırmayacaksın, söz verince tutacaksın, emanete hıyanet etmeyeceksin, adaletle yöneteceksin, ehliyetli kadroları göreve getireceksin, istişareyi elden bırakmayacaksın, şeffaf olacaksın ve son olarak her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Bu 8 maddeyi yerine getirin, korkmayın. İşte o zaman bu ülke çok hızlı bir şekilde yüksek gelir sınıfına ulaşan bir ülke olur.

Bu seçim özünde iki seçenekli referandum. İstanbul, cevabın nedir? Otoriterlik mi demokrasi mi? Keyfilik mi hukuk mu? Baskı mı özgürlük mü? Tek akıl mı ortak akıl mı? Korku mu umut mu? Öfke mi sevgi mi? Kavga mı barış mı? Kriz mi huzur mu? Yoksulluk mu zenginlik mi? Kara kış mı bahar mı? Gelin bu 14 Mayıs'ta annelerimize baharı hediye edelim. Anneler de çocuklarına demokrasiyi hediye etsin."

Uysal da şöyle konuştu:

"Aziz İstanbul, merhaba. Bir büyük güzelliği bu tarihi günde hep beraber yaşıyoruz. Çağlar açmış, çağlar kapatmış İstanbul, bir dönemi kapatmaya, yeni bir dönemi açmaya var mıyız? Adeta tarihi bir günde bu büyük milletin yürüyüşünde de bilesiniz ki bu günler, bu tarihi anlamda olacaktır. Aziz İstanbul, gençlerimiz, kadınlarımız, yarınlarımızı alın teriyle emeğiyle kazancıyla oluşturmaya çalışan tüm vatandaşlarımız. Bir tarihi kavşağa doğru hep beraber ilerliyoruz. 14 Mayıs 2023 milletin yeniden kaderine hakim olacağı bir gün olacak. Türkiye'yi vazgeçilmez zannedenlere, kendi varlıklarını kaçınılmaz kadere dönüştürmek için Türkiye'yi risklere mahkum edenlere, kaynaklarını bir avuç insana sunanlara karşı elbette 'yeter' diyeceğiz. 14 Mayıs'ı çağın ritmini yakalayacağımız bir gün haline getirmek durumundayız. Bu güne 1 günde gelmedik. Bugün milyonlarca insanımız eğer sefalet içindeyse bunun sorumluluğu elbette yönetenlerdedir. Cumhuriyette demokrasiye ruhen inanmıyorlar. Demokrasi ve hukuk onların lehine işliyorsa kabulleri, işlemiyorsa değil. Şimdi birileri çıkmış diyor ki 14 Mayıs bir darbe girişimidir. Seçimleri iptal mi edeceksiniz? Bunların düşünceleri ortaya döküldü. Demokrasiye, hukuka, Türkiye'ye dair hiçbir hayalleri yok. 21 yılın sonunda Sayın Erdoğan seçim beyannamesini açıkladı. Mülakatı kaldıracağını taahhüt ediyor. Bozduğu ekonomiyi 2002 şartlarına getirmeyi taahhüt ediyor. İktidarı döneminde çıkan imar aflarını yasaklarını taahhüt ediyor. Geldikleri noktada söz bitmiş, yalanları da bitmiş. Bu ülkenin kaynaklarını resmiyete uydurarak yağmaladılar, haram saltanatı kurdular."

Davutoğlu da şu ifadeleri kullandı:

"Bana Millet İttifakı'nın Tarım ve Gıda güvenliği politikalarını anlatmak düştü. İki zihniyeti anlatmaya çalışacağım. Önce toprak. Ondan geldik, ona gideceğiz. Bir zihniyet der ki toprak ranttır, bir zihniyet de der ki toprak bizim dostumuzdur. İşte bakın, toprak bir rant alanıdır diyenler, bundan 3 ay önce deprem bölgesine diktikleri binalarla büyük acılar yaşattılar. Mücadele toprağa bereket diye bakanlarla toprakta rant görenler arasında. Havza bazlı üretimler yapacağız. Bunlarda vicdan yok. Bunlar kendileri manda yoğurduyla beslenip, halka soğanı çok görenler. Sofralarında ejder meyvesiyle beslenenler gidecek, Anadolu'nun temiz gıdasıyla Türkiye'yi kendine yeter ülke yapanlar geri gelecek Allah'ın izniyle. Kur korumalı mevduat adı altında faizcilere kaynak aktardılar. Biz kur korumalı tohum, mazot, yem, gıda yâni kur tehdidi altından maliyetleri çıkaracağız. Bunlar köprülerden geçiş garantisi verdiler. Biz ürünlerimizi çiftçilerimize alın garantisi vereceğiz. Hani bir banka var. Adı Ziraat Bankası. Kendisi ziraat dışında her işi yapan banka. Medya patronlarına kredi verir, yolsuzluklara faiz aktarır. Ziraat Bankası fonlarını kullananlar gidecek, Ziraat Bankası'nı tarım sektörüne ayıranlar gelecek. Gelecek hafta inşallah bütün bu döneme son vereceğiz. İnşallah gelecek hafta kendi halkına dönük kitapsızlar diyenler, küffar diye konuşanlar, dinimizi, vatanımızı, milli değerlerimizi istismar edenler gidecek. 14 Mayıs günü kimler gidecek kimler kalacak? 14 Mayıs gecesi, 15 Mayıs sabahı yeni bir baharda yasaklar gidecek özgürlükler gelecek. 15 Mayıs sabahı hak, hukuk, adalet gelecek. 15 Mayıs sabahı her gün videoları yayınlanan, işte dün akşam da Antalya Havalimanı'nda ne döndüğü yayınlanan o yolsuzluk sistemi gelecek siyasi ahlâk gelecek. Ve nihayet bütün bunların sebebi olan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gidecek, demokratik hukuk devletine dayalı güçlendirilmiş parlamenter sistem gelecek. 15 Mayıs günü oyunuzu bu anlayışla vereceksiniz. 15 Mayıs günü yalana, yolsuzluğa, yasaklara, yoksulluğa boğulmuş Cumhur İttifakı gidecek milleti bereketle buluşturacak olan Millet İttifakı gelecek. 14 Mayıs günü sandıkları yeni bir Türkiye, yeni bir bahar için buluşturacak mıyız? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu 13. cumhurbaşkanı, bizleri genel başkanları, belediye başkanlarını cumhurbaşkanlığı yardımcısı yapmak için oylarınızı verecek misiniz? Haydi Türkiye, Allah'a emanet olunuz."

Meral Akşener ise şu ifadeleri kullandı:

"Bir Kemal'e bir Meral'e. Evet şimdi uzun bir zamandır ayaktasınız. Öncelikle bu meydanı doldurduğunuz için, şereflendirdiğiniz için, o kadar konuşmacıyı ayrılmadan dinlediğiniz için sizlere teşekkür ediyorum, haklarınızı helal edin. Cenab-ı Hak başta sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere hepimizi utandırmasın inşallah. Sayın Kılıçdaroğlu'nu daha uzun süre beklmeyeseniz diye oldukça kısa konuşma yapacağım. 14 Mayıs Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı sayın Kılıçdaroğlu'nun 13. Cumhurbaşkanı olarak seçildiği, alkışlarla Çankaya Köşkü'ne götürdüğümüz bir akşam olacak inşallah. Ben de Başbakan Meral diyorsanız ya, öyle abidik gubidiklerle olmak istemiyorum, oylarımızla başbakan olmak istiyorum. Bizim Anadolu'da yaptığımız bütün mitinglerde İYİ Parti seçmeninden yöneticilerinden tek bir şey istiyorum, bütün arkadaşlarımızdan bir oy Kemal'e bir oy Meral'e istiyoruz. Her CHP'li aileden sadece tek bir oy istiyorum. Bir tanecik. Ama biz bütün İYİ Partililer çok çalışıp bütün oylarımızı sayın Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı için oraya şak diye basacağız. Hayatımda ilk defa rezil bir seçime ilk defa gidiyoruz. Hakaretlerin, tehditlerin havada uçuştuğu bir seçim. Milletine ilk defa işgalci diyen bir dil. Türk milletine işgalci, darbeci diyen bir dil. Allah'ım ya rabbim bütün psikiyatrları bu abileri tedavi için davet ediyorum. Gerçekten cezai ehliyetleri kalmadı. En tepesinden bakanlık makamlarında oturanların hepsi ayrı. Bir kasetten bahsediliyor. Recep Bey bir kasetten bahsediyorsun da, dün en yakın aile dostunuz, senin başına bir iş gelmesin diye hapse giren Yeşildağ ailesinin bir ferdi kaset yayınladı. O kasette diyor ki Ali Yeşildağ, 'Antalya havaalanı, yıl 2007. İşletmesi satışa çıkıyor. Bir firma 5 milyar Euro veriyor. Buna karşılık o firmanın dosyasından evrak çalınıyor, yakınlardan birine 3 milyar Euro'ya veriliyor. 1 milyar dolar cebellezi ediliyor. Şimdi bakın, Recep Bey, Recep Bey hazır kaset, video orada. Bu iddiaları soruşturman gerekiyor. Sen Cumhurbaşkanısın. Bize iftira atmak yerine sen bu videoyu bir sorgula. Bu 1 milyar dolar kimin cebine girmiş. Ali Yeşildağ'ın iddiasına göre senin cebine girmiş. Bir de köprüler var. Tüpgeçitler var. Havaalanları var. Bunu da söyleyeyim, çok enteresan. Demin saydığım havaalanları, köprüler onlar da 3 milyar dolara yapılacak, 11 dolara yaptırıldı. 5 milyarlık yeri 3 milyara verdiğinde 1 milyar dolar cebellezi imiş. Hesap şu; cebellezi ne kadar oldu? İşte aziz İstanbul. Fatih'in İstanbul'u, Atatürk'ün İstanbul'u, mavi güzlüklü Bozkurtumuzun İstanbul'u. 14 Mayıs günü cebinizden giden paraların, çocukların geleceğinden giden paraların devam etmesini istiyorsanız ki istemiyorsanız, harama el uzatmayan, hakkında söylenti çıkmamış, dürüstlüğüne hepimizin kefil olduğu 13. Cumhurbaşkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu seçeceksiniz. Tabii burada bulunan kiminin kardeşi, kiminizin validesi, kimisinin ablasına da minnoş bir oy rica ediyorum efendim."