BAZEN dayak atsan işe yaramaz... Ama sopayı uzaktan sallamak bile, çok şeyi halleder... Fenerbahçe’de de öyle oldu dün gece... Sahaya çıkan 11 adama bakıyorsunuz, “bizimkiler” denen eskiler... Teknik patrona bakıyorsunuz, “bu kadroyla geldiğinden bu yana hiçbir iş becerememiş” aynı silüet... Katkısı, yine “sıfır” anlayacağınız... Ama sahaya bakıyorsunuz, farklı bir Fenerbahçe... İstekli, arzulu, iştahlı... Şansı da biraz “kabarık” olsa, çok şey çok farklı olurdu... Sağ kanadı, rakibe göstere göstere ve ısrarla kullandı Fenerbahçe... İsla ve Benzia, önlü arkalı bir ritm yakaladı ve bindirdikçe bindirdi... Göztepe, yumruğun nereden geleceğini biliyor ama önlem almakyı beceremiyordu... İlk 15 dakikadaki bu gökgörültüsü, 7. dakikada Soldado imzalı bir tek şimşek çaktırdı ve bu da ilk yarının Fenerbahçe üstünlüğüyle noktalanmasına yetti... Fenerbahçe’yi böylesine “arzu edilene yakın” görünüme kavuşturan neydi biliyor musunuz... Yedek kulübesindeki o “sopa”lar... Her biri ilk 11 için hazır asker konumundaki yedekler listesinde özellilkle yeniler; Moses, Serdar Aziz ve Tolgay Aslan, sahaya girmeden Fenerbahçe’ye nasıl da bir hareket kattılar, nasıl bir can kattılar öyle... Keramet onlardaydı, çünkü sahadaki 11 adamı bir 19 haftadır hiç böyle görmemiştik... Eski kötü günleri hatırlatan isimler de yok değildi hani... Her hava topnu ıskalayan Neustadter, Malatya maçında kaçırdığı adamı golle buluşan Sadık’ın yine adam kaçırması gibi... İkinci yarı başladığında etkili görünen yine Fenerbahçe olsa da 50. dakikada Sadık’ın bileğine arkadan basan Jerome kırmızı görüp, takımını eksiltmese, taraftar rahat bir soluk alacak gibi değildi... Hoş bunun da çok bir işe yaradığını söyleyemeyiz çünkü, rakibin eksilmesi, Fener’in oyununu çoğaltmaya yetmedi zaten... Moses’ın ve Tolgay Aslan’ın 63’teki katılımları, durgunlaşan Fenerbahçe denizine gerekli dalgayı kattı... Moses’in 73’de gelen golü ise, hazırlanış ve son vuruş açısından kaliteliydi... Rahatlatan bir “ADA ÇAYI” gibi geldi. Fenerbahçe, kötü gidişe karşın tribünleri dolduran taraftarlarını hem mutlu eden hem de umut veren bir maçta 3 puana uzanırken, benim sizlere söylemek istediğim en önemli şey şu... “Korkunun ecele faydası yoktur” derler ya... İnanmayın... Korkunun Fener’e bu kadar faysadı olduysa, ecele de olacaktır inanın... Haa unutmadan... Suat Aslanboğa, asla bunun gibi zorluk derecesi yüksek maçların hakemi değil... Sonuca etki edecek bir hataya imza atmadıysa, o da onun şansıydı o kadar...