Dicle nehrinin kenarında Übülle kasabasında hayatını sürdürmüş, hac yolculuğu dışında bulunduğu muhitten dışarı çıkmamıştır. Gençlik yıllarından itibaren gönlüne düşen takva ve ibadet etme iştiyakı, Allah Tealaya karşı muhabbet duymasına ve aynı derecede korku ve hüzün yaşamasına sebep olmuştur.

Bazı zahitlerin aksine Şavane rahmetullah dininin kemali için evlenmiş ve çocuk sahibi olmuştur. Hayırlı niyetlerle kurulmuş olan bu yuva, onun yoğun mücadelelerine ve salih amellerine engel olmamış, bilakis manevi hayatına katkıda bulunmuştur.

Sesi ve namesi hoş olan bu hanım, kadınlara  vaaz ve nasihatlarda bulunur, güzel sesiyle nutuklar okuyup tesirli sözler söylerdi. Kur'an tilaveti ve şiirleri, sürekli göz yaşları ile karşılanmıştır.

Kendisini hep kusurlu bularak az yeme, içme az konuşma, az uyuma, gibi riyazatlarla nefsini arındırmaya çalışırdı. Sekerat, ölüm, kabir, huzura çıkıp hesap verme gibi ahirete müteallık hadiselerin hak olduğunu, nefsin ise, ahirete ak bir yüzle çıkamayacak kadar kusurlu ve aldanmış bulunduğunu düşünür ve bu düşüncelerle gözyaşlarına boğuldu. 

Allah aşkıyla çok ağlayıp şöyle derdi:

''İsterim ki, ağlaya ağlaya gözlerimde yaş kalmasın; sonra kan ağlayayım. O dereceye kadar ki, cesedimde kanı kalmış bir uzvum  kalmasın''.

Niye bukada ağladığını soranlar:

''Sevgiliye kavuşamayan, ancak kavuşmayı özleyen gözlere ancak ağlamak yaraşır'' derdi.

İbni Avn'dan şöyle anlatır:

''Şavane o kadar ağlardı ki, ona: '' Kör olmasından korkuyoruz! '' dedik. Bunun üzerine tekrar ağlamaya başladı ve şöyle dedi: '' Siz, korkuyoruz mu dediniz!'' Allah'a yemin ederim ki, dünyada ağlamaktan dolayı kör olmak, ahirette ateşten  dolayı kör olmaktan benim için daha iyidir''.

Kendisini ziyarete gelen kadınlar, Şahanenin halinin  etkisinde kalır, dünyaya olan bağlılıklarını sorgulama ihtiyacı duyar ve kendi din gayretlerini yetersiz ve zayıf bulurlardı.

Onu ziyaret edip duasını almak isteyenlere çoğu zaman:

''Şavane kim ki? O isyankar bir siyah cariye'' cevabını vermiştir. Evliyaların büyüklerinden kabul edilen Fudayl bin. Iyaz da bu saliha hanımı ziyaret edip, kendisinden manen istifade etmek istemiştir. Übülle halkının hanımları, kendileri için büyük bir nimet olan bu saliha hanımın hizmetini görmek arzusuyla adeta birbirleri  ile yarışmışlardır. Kürdiyye isminde kendini Allah'a genç bir zahide bir zahide hanım, Şevanenin hizmetinde bulunmuştur.

Hanımlarla toplanıp nasihat istediklerinde  onlara: Ey ölülerin çocukları! Ey ölülerin kardeşleri! gibi hitaplarla onları ikaz eder, en değişmez gerçek olan ölümü hatırlayarak kıymetli nasihatlarda bulundu. Ey iman edenler, Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun.(et-Tevbe: 119)