Sadi Şirazi Hazretleri şöyle anlatır:

Bir gün, yolculuğa çıkmak niyetiyle bir kervana katıldım. Yolda müthiş bir kasırga çıktı. Ortalık toz duman oldu. Dünya karardı, göz gözü görmüyordu. Kafile içinde daha evvel hiç sefere çıkmamış nazlı bir ev kızı vardı. Bir havlu ile babasının yüzünde toprağı siliyordu.Babası ona şefkatle dedi ki; '' Ey benim nazlı kızım! Beni sevdiğin için yüzüme toz konmasına gönlün razı olmuyor, biliyorum. Fakat ben aldırmıyorum.Çünkü bu çehreme bir gün öyle toz toprak çökecek ki, silmenin imkanı olmayacak!''

Azizim! Verdiğin her nefes, dörtnala koşan bir at gibi seni mezarına doğru götürüyor.Bir gün ecel aniden üzengiyi koparacak ve sen de dizginleri çevirmeyeceksin''.

Hayat, beklenmedik süprizlerle  ve medcezirlerle dolu.

Bu iniş ve çıkışlar  içinde çalkalanırken ölümün derin ve sessiz çığlığına kulak vermemek ve bir gün kendimizin de o kapıdan yaşamak, ne hazin bir gaflettir. Rabiatül-Adaviyenin, Süfyanı Sevriye hitaben söylemiş olduğu şu sözler de bu hakikate dikkat çekiyor:

''Ey Süfyan, günleriniz sayılıdır.  Bir gününün geçmesi, senden bir parçanın kopması gibidir. Bir parça gidince bütünü de gidebilir. Sen bunları biliyorsan ona göre amel et, ibret al!

Dirhem, dinar, mal makamım elden gitti deme! Bilakis; bir günüm geçti, acaba nasıl bir amel işledim de! Zira ömür günlerle tükenir.  Dünya hayatında yaşadığımız ibadet, muamelat ve ahlak ile alıp verdiğimiz bütün nefesler, son nefesimizin bir nevi pusulası hükmündedir. Aynı zamanda ahiretteki halimizin daha bu dünyadaki tercümanı gibidir.''

İmam Gazali şöyle der: 

''Burada herkes neyi ekmişse ahirette onu biçecektir. Herkes yaşadığı gibi ölecek ve öldüğü gibi dirilecektir''.

Bu sebeple  önümüzdeki her mevsim, her gün ve saat kulluk, ibadet ve taat için büyük bir fırsattır. Zira Cüneydi Bağdadi hazretlerinin buyurduğu gibi; 

''Dünyanın bir saati kıyametin bin senesinden daha kıymetlidir. Zira orada kurtuluşa kavuşturacak bir amel yapılamaz''.

Şeyh Sadi Şirazi şöyle der: '' İnsan dünyaya meyledince, bala düşmüş sinek gibi olur''.

Şair Ziya paşa da şöyle der:

''Dehrin ne safa var acaba si mü zerrinde; İnsan bırakır hepsini hini seferinde....''

Şu fani dünyanın altın ve gümüşün de hiç bir safa yoktur. Çünkü insan, ebedi aleme yolculuk esnasında bunların hepsini geride bırakır yalnız başına sefere çıkar''.